...Adı da hoşuma gitmemişti: Béla! Bu basit ve gelgeç adı bir türlü benimseyememiştim. Kişi adları söz konusu olduğunda içimden gelen güçlü bir tepkiyle o adı onaylar veya karşı çıkarım. Bu ilkel ve adaletsiz bir duygudur. Ne var ki dünya ile ilişkimizi, beğenilerimizi ve nefretlerimizi belirleyen de ilkel duygularımızdır...
...Birinin geçmişin içinden çıkıp da titrek bir ses tonuyla "her şeyi" yoluna koymak niyetinde olduğunu söylemesine üzülmek ve gülmekten başka yapacak bir şey olamaz. Aslında zaman o kendine özgü ve uygulanabilecek biricik yöntemi kullanarak her şeyi çoktan "yoluna koymuştu" bile...
...İnsan yaşar, onarır, üstünkörü de olsa bir şeyleri düzeltmeye çalışır, yapar, bazen de yaşamın kendi elleriyle berbat eder ancak zamanla yaşamın tümüyle hatalar ve rastlantılardan oluştuğunun ve kesinlikle değişmez olduğunun bilincine varır...
...lyi kötü yaşayıp gidiyorduk... Bugün artık iyice biliyorum ki bizi ayakta tutan ev ve bahçeydi; yani zavallı, maceracı babamdan geriye kalan her şey... Evet kalan yalnızca buydu, bizim hayatta kalmamızı sağlayan yalnızca bu evdi. Bu ev bize bir sığınak olmuştu; eski püskü mobilyalarıyla, talan edilmiş haliyle bile bu ev bizim için bir yuva anlamına gelmekteydi. Bahçe bize yiyeceğimiz ekmeği sağlıyordu, ne eksik ne de fazla, ancak batan bir geminin yolcularına yetecek kadarını... Emeğimiz ve umudumuz dahil her şeyimizi verdiğimiz bu bahçe çevremizde öylece büyüyüp gelişmişti. Kimi zaman insanın gözüne, yaşam gemisini buraya demirleyenler için ömürlerini sorunsuzca yaşayabilecekleri gerçek bir malikane gibi görünürdü...
...Yaşam bana daha neler gösterecek bilmiyorum...
...Yaşam tüm güzelliklerini öylesine comertçe bahşetti, sonra da hepsini birden öylesine ustaca çekip aldı ki elimden...