Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kullanım Kılavuzu

Evrim

Francisco J. Ayala

Evrim Gönderileri

Evrim kitaplarını, Evrim sözleri ve alıntılarını, Evrim yazarlarını, Evrim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dil sadece insana özgü bir özellik midir?
Kimyasal sinyaller, böcekler arasında en yaygın iletişim biçimidir. Dişi ipek böceği, karnının ucundan karmaşık bir alkolü ince ince damlatarak erkekleri çeker. Erkek ipek böceği iki anteninin her birindenki binlerce kılla bu molekülü yakalar ; bu antenler, dişi ipek böceği güvelerinin saldığı alkolden başka moleküle cevap veremez.
Nüfus, kontrol altında tutulmazsa, geometrik oranlarla artar. Gıda maddeleri ise ancak aritmetik oranla artar. Rakamlarla ufak bir tanışıklık, bahsettiğimiz birinci kuvvetin ikinciye nazaran muazzam olduğunu gösterecektir.... Bu da, gıda maddeleri bulma güçlüğü yüzünden nüfus üzerinde güçlü ve sürekli bir kontrolün işlediği anlama gelir.
Reklam
İnsanın biyolojik evriminin durduğu ya da en azından teknolojik olarak gelişmiş ülkelerde durmak üzere olduğu yönünde kimi zaman ileri sürülen iddianın hiçbir bilimsel temeli yoktur. İnsanın biyolojik olarak evrilmeye devam ettiği kanıtlanabilir, çünkü biyolojik evrim için gerekli ve yeterli koşullar varlığını sürdürmektedir. Bu koşullar, genetik farklılaşma ve farklı oranda üremedir. İnsan türünde, bir genetik farklılaşma çeşitliliği mevcuttur. Döllenmiş tek bir yumurtadan doğan tek yumurta ikizleri dışında, bugün yaşayan, geçmişte yaşamış ya da gelecekte yaşayacak hiç kimsenin genetik olarak aynı olması söz konusu değildir. Bu farklılaşmanın büyük bölümü, doğal seçilimle ilgilidir.
Sayfa 161 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
Zekanın kalıtımla miras alındığı, yani daha kesin bir dille, bireyler arasında gözlediğimiz IQ farklılıklarının büyük ölçüde miras alınan genlerden kaynaklandığı sonucuna varabiliriz. Öyle görünüyor ki, belli bir insan nüfusunda, zekadaki farklılaşmanın yüzde 70'i genetik, yüzde 30'u çevresel etkilerden kaynaklanmaktadır.
Sayfa 158 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
Dünya üzerinde bugün yaşayan ya da herhangi bir zaman yaşamış olan türlerin sayısı, geçmişte ortaya çıkmış türlerle nesli tükenmiş türler arasındaki dengeyi yansıtır. Geçmişteki birçok tuhaf ve acayip hayvan, fosil kayıtlarıyla gözler önüne serilmiştir: Dinozorlar, amonitler, trilobitler ve başka birçokları. Paleontologların tahminlerine göre, geçmişte yaşamış bütün türlerin yüzde 99,9'undan fazlasının nesli tükenmiştir. Bu da insanın aklını başına getiren bir düşünce doğurur. Bugün Dünya üzerinde yaşayan türlerin (bakterilcr ve archaea dışında) sayısı tahminen 10 milyonu aşkındır. Bu rakam bugüne kadar mevcut olmuş toplamın yüzde 1'ini temsil ediyorsa, gelmiş geçmiş toplam tür sayısı tahminen 1 milyardır; sadece yüzde 0,1 'i temsil ediyorsa, Dünya üzerinde yaşamış türlerin sayısı 10 milyarı bulacaktır.
Sayfa 136 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
Cinsel tercihler de sıklığa dayalı seçilime yol açabilir. Bazı böcekler, kuşlar, memeliler ve başka organizmalarda, tercih edilen eşlerin, nadir olanlar olduğu gösterilmiştir. Daha da genel bir bakış açısıyla, sıklığa dayalı seçilim, eşeyli üreyen birçok türde erkekler ve dişilerin neredeyse aynı sayıda olmasını açıklayabilir. Erkeklerin dişilerden fazla olduğu bir nüfusta, doğal seçilim dişileri kayırır. Her çocuğun bir erkek bir dişi ebeveyni olması gerekir. Erkek sayısı dişilerden daha fazlaysa, ortalama olarak her dişinin daha fazla sayıda yavrusu olacaktır. Doğal seçilim, erkeklerin sıklığını azaltan genleri kayırır, ta ki sayıları dişilerin sayısını aşmaz hale gelinceye kadar. Dişi sayısının erkeklerden fazla olduğu bir nüfusta tam tersi olacaktır: Doğal seçilim, her iki cinsiyetin sayıları eşitleninceye kadar nüfustaki erkeklerin oranını artıran genleri destekleyecektir.
Sayfa 49 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Organizmalar için yararlı olsalar da olmasalar da, kalıtsal farklılaşmalar bir genin değişip bir başka gene dönüşmesine yol açan mutasyon denilen bir süreçle ortaya çıkar. Örneğin, bir bitkinin kısa olmasına neden olan bir gen, bir bitkinin uzun olmasına yol açan bir gene dönüşür. Evrim söz konusu olduğunda, önemli olan olumsuz mutasyonların doğal seçilimle bertaraf edilmesidir; çünkü bu mutasyonları taşıyanlar, alternatif olumlu mutasyonları taşıyanlara nazaran daha az sayıda yavru bırakır, dolayısıyla olumlu mutasyonlar kuşaklar boyunca birikir. Farklı çevreler ya da yaşam ortamları farklı mutasyonlar için elverişlidir; yaşam ortamları değiştikçe organizmalar evrilecektir. Mutasyonun rastgele bir süreç olduğu söylenir. Bu sözlerle kastedilen şey, mutasyonların, organizmaların hayatta kalma ve üreme becerisi üzerindeki etkileri dikkate alınmaksızın ortaya çıktığıdır. Mutasyon evrimsel değişimi etkileyen tek süreç olsaydı, canlıların örgütlenmesi yavaş yavaş çözülürdü. Doğal seçilim, mutasyonun örgütlenmeyi bozucu etkilerini kontrol altında tutar, çünkü yararlı mutasyonları çoğaltır ve zararlıları bertaraf eder.
Sayfa 34 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
Doğal seçilim kuramı, Dünya üzerinde hayatın (yani üreyen organizmaların) ortaya çıkmasından bu yana milyonlarca yıldır gerçekleşmekte olan birikimsel süreci açıklar. Doğal seçilim evrimi açıklar, çünkü uyarlanmaya yatkın değişiklikler zaman içinde birikir ya da uyarlanmaya o kadar yatkın olmayan değişikliklerin yerini alır. Doğal seçilim türlerin farklılaşmasını açıklar, çünkü farklı değişiklikler farklı zamanlarda ya da farklı yerlerde az çok avantajlı olabilirler.
Sayfa 32 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
İnsanlardaki solungaç yarıkları gibi, hiçbir zaman tam olarak gelişmemiş embriyonik kalıntılar, her tür hayvanda ortaktır. Ne var ki bazıları, yetişkinlerde evrimsel ataları yansıtan kalıntılar olarak varlıklarını sürdürür. İnsanlarda tanıdığımız kalıntı organlardan biri apandisittir. Bu solucana benzeyen yapı, kalın ve ince bağırsakların birleşme noktasında bulunan, ince bağırsağın körbağırsak denilen kısa bir bölümüne bağlıdır. İnsan apandisiti, tavşan ve başka otoburlar gibi memelilerde bulunan, geniş bir körbağırsakla apandisitin, bakterilerin yardımıyla sindirilmesi için sebze selülozunu depoladığı, tam anlamıyla gelişmiş bir organın işlevsiz bir kalıntısıdır. Kalıntılar, tasarımla yaratıma karşı kanıt oluşturan, ama doğal seçilimle evrimin sonucu olarak tam olarak anlaşılabilir olan kusurluluk örnekleridir.
Sayfa 25 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
İnsan embriyolarında, gelişimlerinin dördüncü haftasında gayet belirgin bir kuyruk görülür, bu kuyruk altıncı haftada en uzun boyuta ulaşır. Köpekler, atlar ve maymunlar gibi başka memelilerin embriyolarında da benzer kuyruklara rastlanır; ne var ki insanlarda bu kuyruk nihayetinde kısalır ve yetişkinlerde bir kalıntı olarak kuyruksokumu kemiği halini alır. Embriyonik kalıntılar, zeki tasarım iddialarına ters düşer: Doğumdan önce kaybolacaksa, neden bir yapının gelişimin erken aşamalarında tasarlanması gereksin ki? Evrim embriyonik kalıntıları anlamlandırır.
Sayfa 24 - Aylak YayınlarıKitabı okudu
63 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.