Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi

Recep Alpyağıl

En Eski Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi Gönderileri

En Eski Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi kitaplarını, en eski Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi sözleri ve alıntılarını, en eski Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi yazarlarını, en eski Evrim ve Tasarım Geleneksel ve Çağdaş Metinler Seçkisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çağdaş anlamıyla evrim teorisini açıklayan en kuşatıcı ifade, yine Darwin'in seçtiği değişerek türemedir. (descent with modification) Buna göre, canlı organizmalar ortak bir ataya (soy ağacına) sahiptir. Yani bugünkü canlı türleri tek bir hücreden evrimleşmişlerdir. Ve bu yönüyle de birbirleriyle akrabadırlar.
"Evrimin tam olarak tanımlanamaması bizi rahatsız etmemeli; ele aldığı görüngü mutlak açıklıkta ayrıştırılamıyor diye bir alanın bütünlüğü şüpheli hale gelmez. Evrimi tanımlamak evrimsel biyolojinin ne hakkında olduğunu anlamak için ilk faydalı adımdır; bunun ötesinde olanaklı veya gerekli olandan daha fazla kesinlik beklemek yanlıştır."
Reklam
Peki, özünde basitlik olan doğal seçilim mekanizmasıyla ilgili niçin çok sayıda tartışma vardır? 20. yüzyılın önde gelen evrimci biyologlarından E. Mayr şunu sormaktan kendini alamıyor: "Darwin'in en orijinal ve en önemli kavramı doğal seçilimdir. Neden sadece filozoflar değil, biyologlar bile bu kurama bu kadar uzun süre düşman kalmıştır?"
Ve yine bir başka önde gelen evrimci biyolog Stephen Jay Gould şunları not ediyor: (...) "Yine de bence kuramın kabul görmemesinin önündeki engel bilimsel bir zorlukla değil, Darwin'in iletisinin felsefi içeriğiyle -henüz terk etmeye hazır olmadığımız bir dizi kökleşmiş Batı düşüncesine meydan okumasıyla- ilgilidir. Birincisi, Darwin evrimin amacı olmadığını ileri sürmüştür. Bireyler genlerin gelecek kuşaklar da temsil edilmesi için mücadele ederler o kadar. Dünya bir ahenk ve düzen sergiliyorsa, bu yalnızca bireylerin kendi çıkarlarını gözetmelerinin rastlantısal bir sonucudur - Adam Smith'in ekonomisinin doğaya uyarlanmış biçimi. İkincisi, Darwin evrimin belirli bir yönü olmadığını savunmuştur; evrim mutlaka daha yüce varlıklara doğru ilerlemez. Organizmalar yerel çevrelerini daha iyi uyum sağlar o kadar. Bir asalağın "soysuzluğu" bir ceylanın sekişi kadar kusursuzdur. Üçüncüsü, Darwin doğa açıklamasına tutarlı bir maddecilik felsefesi uygulamıştır."
Buradaki asıl mesele, evrenin ve içindeki canlıların tasarlanmış olup olmadığıdır. Şayet bir tasarım ve ona eşlik eden bir gaye varsa, felsefi anlamda bu izaha muhtaç bir konudur. Çünkü şeylerin amaçlılığını ve düzenliliğini yine kendilerine atıfla açıklamak bir kısır döngü olacaktır.Öyleyse, bunu açıklayacak dışsal bir neden olmalıdır. Çağdaş felsefede ve din felsefesinde, teleolojik delil veya tasarım delili (argument from design) denilen oldukça ciddi bir literatür vardır. Buna göre, içinde yer aldığımız evren hem küçük ölçekte hem de büyük ölçekte muazzam bir uyum sergilemektedir. Bugün gerek mikrobiyolojide, gerekse astronomideki bilimsel gelişmeler bu uyumun çok hassas bir denge üzerine kurulu olduğunu göstermektedir. Akıl yürütme yetisi, bu yüksek uyumun bir izaha gerek duyduğunu, uyumu sağlayan bir dayanak aramamız gerektiğini söyler. İslam dünyasında nizam ve gaye delili olarak bilinen, çağdaş felsefede tasarım kanıtı olarak adlandırılan açıklama şekline göre, evrendeki bu büyük ölçekli tasarımın en iyi açıklaması "Tanrı"dır.
Peki, tasarım ile evrim fikri ne ölçüde uyumludur? Öyle zannediyoruz ki, biyoloji felsefesi açısından evrimle tasarımı mutlaka birbirini dışlar şekilde düşünmek doğru görünmemektedir. Her ne kadar, Neo-Darwinizm evrimsel değişimi, daha sonra çevre tarafından ayıklanın tesadüfi varyasyonların ürünü olarak görse de, bazı biyologlar, organizmaların iç dürtülerinin evrimsel değişimleri başlatabileceğine işaret etmektedir. Çevre bireyleri, bireylerde çevreyi ayıklar ve bir takım farklı genler, yeni bir yöntemle hayatta kalmayı sağlar. İlk başta balıkların bir kısmı karaya atlama cesareti göstermiş, ve amfibi ve memeli hayvanlar ortaya çıkmış; maceraya düşkün memeli hayvanlardan bazıları daha sonra tekrar suya dönmüş; böylece yunus balığı ve balinalar ortaya çıkmış. Her halükarda, organizmaların kendileri yeni girişimlerde bulunur; genetik ve sonrasında da anatomik değişimler, organizmaların hareketine bağlıdır.
Reklam
Öte yandan, doğal seçilime tek başına yaratıcı bir rol verip, bu süreci de en temelde kör ve gayesiz olarak değerlendirmek halen tartışılmakta olan bir husustur. Doğal seçilimi bu şekilde mutlak olarak düşünmek, metafizik bir tavır olarak görünmektedir. Dolayısıyla bu türden bir yaklaşımın, felsefi olarak herkesi ikna edeceğini düşünmek gereğinden fazla iddialı olacaktır.
O zaman, insana yararlı değişimlerin ortaya çıktığı besbelli iken, büyük ve karmaşık yaşama savaşı sırasında ve ardışık bir çok kuşak boyunca, her yaratığa herhangi bir tarzda yararlı olan değişimler ortaya çıkmak gerektiği düşünülemez mi? Bu böyle oluyorsa (sağ kalanlardan çok daha fazla birey doğduğun ansıyarak) öbürlerinden pek az da olsa üstün olan bireylerin daha çok yaşama ve soylarını sürdürme şansı bulunduğundan şüphe edebilir miyiz?
İnsanoğlu yöntemli (bilinçli) ve bilinçsiz seçmeyle büyük bir başarı sağlayabilirken, ve kesinlikle sağlamışken, doğal seçme neler yapamaz? İnsan yalnız dış ve görülür ıralara dayanarak iş görebilir. Doğa, doğal esirgemeyi ya da en uygunların kalımını kişileştirmem hoş görülürse, bir canlıya yararlı olan görünüşler ayrı tutulursa, görünüşe hiç aldırmaz. O, bütün iç organları, yapısal farkların en belirsizlerini, yaşamın bütün düzenini etkileyebilir. İnsan yalnız kendi çıkarı için seçer; doğa ancak yaratıklara en yararlı olanları seçer. Doğa, seçilen her ırayı tümüyle sınamıştır; çünkü seçilen her ıra doğal seçme olgusunun amacıdır.
260 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.