Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fahreddin Paşa ve Medine Savunması

Abdullah Yıldız

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Şerif Hüseyin'in para düşkünlüğünü nasıl kullandılar
İngilizler, onun bu ihtirasından faydalanarak, Türklere karşı ayaklandığı takdirde kendisine ne låzımsa, para, silâh, cephane, erzak vererek yardım etmeği ve belirli bir sınır içinde müstakil bir Arabistan kurmayı vadetmişlerdi. Şerif Hüseyin'in bu isyanda kullandığı Araplar da, Hicaz çöllerinde öteden beri göçebe hayatı yaşayan, gazve (talan) ile geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz fakir fukara bedeviler yani Urban'dı. Urban ve reisleri fakirlikleri dolayısıyla paradan başka bir şey bilmezlerdi. Para için yapmayacakları şey olmazdı. Dilenmezler, fakat gözlerine kestirdiklerini soymak için, boğazlamaktan da çekinmezlerdi... Peygamberimizin de (s.a) bunlar hakkında; "Urban, küfür ve nifaktan daha şiddetlidir" buyurduğu rivayet edilmiştir."
Ömer Fahreddin Paşa, Ümmet-i Muhammed’in ruh dünyasında “Medine Müdafii” olarak taht kurmuş olan, yüreği Resulullah(s.a) sevgisiyle dolu, yiğit, cesur ve kahraman bir Osmanlı komutanıdır. İngiliz ajanı Lawrence ona “Çöl Kaplanı”, İngiliz yarbayı Bassett “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” der.
Yüzyıllar önce Haçlı seferleri düzenleyerek Ortadoğu İslam coğrafyasını ele geçirmeye çalışan ve 1099’da Kudüs’ü işgal edip 70 bin müslümanı katleden Hıristiyan Avrupalıları 88 yıl sonra (1187) Hıttin Zaferi ile Kudüs’ten söküp atan büyük mücahit Selahaddin Eyyübi’nin eşşiz direnişini unutmayan İngilizler bu kez bölgeyi şefkatle yönetip korumaya devam eden Osmanlı Devletine karşı bazı Arap kabilelerini kendi saflarına çekmeyi başarmışlardı.
Allah onlardan razı olsun
Medine'den ayrılmadan önce, son ere kadar hepsinin, bu arada çeşitli yaralar alarak vücutları âdeta delik deşik olmuş, kimi kolsuz, kimi bacaksız kalmış gazi Mehmetçiklerin, birbirlerine sokulup birbirlerine yardım ederek, halsiz, mecalsiz bir durumda, son defa Harem-i Şerif'i ziyaretle Ravza-i Mutahhara'ya yüzlerini gözleri- ni sürerek dualar ede ede yaptıkları veda ziyareti görülecek şeydi. İngiliz altınları ile beslenerek Türk'e diş biler hâle getirilmiş bazı sözde Araplar bile bu manzara karşısında gözyaşlarını tutamamışlardı. Bizimle beraber Medine'de kalıp aylarca süren muhasaranın her türlü sıkıntısını çekerek açlığına bile katlanan yerli Araplar ise, tam bir matem havası içinde hüngür hüngür ağlıyorlardı. Medine-i Münevvere'den çıkan askerimize, Medine halkı; "Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz? Siz buralardan gittikten sonra bizi birbirimize kırdıracaklar." diyerek gözyaşları döküyorlardı... Bu tarihten sonra, Medine'den Mısır'a kadar bir- çokları, cesur ve yiğit olmasını istedikleri çocuklarına "Fahreddin" ismini vereceklerdi. Neferler arasında ise, "Fahreddin Paşa nasıl olsa yine buraya gelecek, gelir. Kaçıp Medine'de aç da, susuz da olsak bekleyelim, ama esir olmayalım!" yeminleri ediliyordu. 45 Ama öyle yahut böyle, o günler için her şey bitmişti... Medine'de kalan, artık yalnız mücahid Mehmetçiklerin, Hz. Peygamber'e (s.a) komşu kabirleriydi... Allah Teâlâ, bu vesileyle, tüm şehid ve gazilerimize rahmet etsin, Rasûlüne komşu eylesin.
Reklam
Gerçek şu ki, Haçlı seferleri artık şekil değiştirmiş;istihbarat çalışmaları, kışkırtmalar ve fitneler sonuç vermiş, nihayet Süveyş Kanalı Hareketında Osmanlı ordularının başarısız olması üzerine Filistin ve Kudüs İngilizlerin eline geçmiş ve tüm Hıristiyan alemi bayram yapmıştı. ‘Küfür tek millettir.’ hakikatı tecelli etmiş, o sırada Osmanlı Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan Alman Mareşal Falkenhayn, ‘ Çok şükür, Kudüs Hıristiyanların eline geçti.’diyebilmiştir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.