Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Faşizmin Ayak Sesleri

Attila İlhan

Faşizmin Ayak Sesleri Sözleri ve Alıntıları

Faşizmin Ayak Sesleri sözleri ve alıntılarını, Faşizmin Ayak Sesleri kitap alıntılarını, Faşizmin Ayak Sesleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Sanat, toplumsal bir çabadır; toplumdan gelir, topluma döner. Fakat gelenle giden aynı şey değildir.''
Gösteriş merakı, gerçekte, maddi ya da manevi eski yoksullukların dışa vuruşudur. Kim ki adının ille ortalarda dolaşmasını, resimlerinin boy boy dergilerde görünmesini, yaptığı jestlerin olur olmaz her yerde anılmasını istiyor, geçmişinde yaşanmış bir yetersizliğin acısı içindedir: kişisel olarak bir tür aşağılık kompleksinin etkisi altındadır.
Reklam
Ben iyimserim, zaten hiç kötümser olmadım. Bütün duraklamalara, hatta geri dönmelere rağmen, Türkiye'nin son elli yılda kaydettiği gelişme küçümsenir bir gelişme değildir.
DÜNYAYI GÖRMEYE GİTMEK
Çarpıntılı bir akşam karanlığından üşümüş ve telaşlı insanlar geçecekler; o eski ve hantal evlerde pancurlar, pencere camları ufak ufak titreyecek; çay bardağının avucunuza vuran buğusunu gizli bir mutluluk olarak yaşayacaksınız. İşte o zaman sonbahar!
Sayfa 33 - Bilgi Yayınevi 2. Baskı (1997)Kitabı okudu
Belki Çok Akşamlar...
Şimdi hangisinden başlamalı unutmak için Bir şeye karşılık verirken kendini Ya hiç doğmamış gibi olmak Ya hiç ölmemiş gibi olmak için Sanki sürülmüş tarlaya atılan tohum Sanki uçuşan çiçek tozları Şimdi hangisinden başlamalı.
Sayfa 51 - Bilgi Yayınevi 2.Baskı(1997)Kitabı okudu
Ne Papaz, Ne Öğretmen
Beni yordu, yaşama sevincimi soldurdu, onu sevdiğim halde sonunda kaçtım, çıldırabilirdim yoksa!
Sayfa 61 - Bilgi Yayınevi 2.Baskı (1997)Kitabı okudu
Reklam
İNÖNÜ' NÜN YANILGISI
Bir yolda ilerleyen yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir, ufkun arkasını da görmesi lazımdır.
Sayfa 26 - Bilgi Yayınevi 2. Baskı (1997)Kitabı okudu
ATATÜRK' Ü YARGILAMAK!
Atatürk cumhuriyetinin 43. yıldönümü, bizse onun mahkemelerinde onu yargılıyoruz.
Sayfa 26 - Bilgi Yayınevi 2.Baskı(1997)Kitabı okudu
Kadın özgürlüğü, bütün uygarlık haklarını tastamam kullanabilmesi demek, kişiliğini kısıtlamasız geliştirmesi demektir, kişiliğini kaybetmesi özgürlüğü demek değil!
«Tek boyutlu insan» deyimini bulan profesör Marcuse'tür, bilirsiniz, bununla endüstri sonrası toplumunda beliren bir insan tipini adlandırmış oluyor. Ona göre, endüstri, hele teknolojik ve kapitalist bir yapı içinde, toplumu standartlaştırmakta, insanları birbirine benzetip yüzeyleştirmektedir. Bu, düzenin böylece sürmesinde çıkarı olanlarca, kasıtlı olarak da yapılırmış diyor. Kullandıkları da tabii her türlü propaganda araçları: radyo, televizyon, sinema, tiyatro ve basın! Bunlar bir ağızdan öyle bir hayat ülküsü, öyle bir yaşama düzeni işliyor, bireyin kafasına sokuyor ki insanı insan yapan iç boyutlar törpü­leniyor. Adamcağız tıpkı seri halinde üretilmiş birbirinin eşi endüstri "mamullerine» benziyor. Klişelerle düşünüyor, klişelerle yaşıyor. Refleksleri basmakalıp. Yaratıcılığı yok.
Sayfa 305 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Stalin, Troçkiy'le bozuşur, ülkeden sürer, tarih kitapları yeniden yazılır. Stalin ölür, Kruşçev adamı zulümle istibdatla suçlar. Tarih kitapları yeniden yazılır.
Sayfa 287 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bir kere daha anlaşıldı ki Türkiye'de aydın, bilimsel verileri bilimsel yöntemlerle değerlendirip bireysel bileşimlere varan kişi değildir, gidişata göre şu ya da bu arabaya binip onun türküsünü çağıran adamdır. Bu kuralın dışında sayılabilecek aydınların kökünü bir kurcalayın, işçiden, köylüden, esnaftan geldiklerini görüp şaşıracaksınız.
Sayfa 248 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Ey Muhalefet! Size demiş.
Benim bildiğim, seçim demokrasilerinde muhalefetin iktidarı yakından, gözünün yaşına bakmaksızın denetlemesi, açığını yakaladıkça insafsızca vurup, kendisini, gelecek iktidar için halk oyuna beğendirmeğe çalışması, başlıca görevidir.
Sayfa 47 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Tanzimat 'telif', Meşrutiyet 'kopya'dır.
Sayfa 246 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Gösteriş düşkünü yeni zengin servetinden emin değildir, yıllanmış servetlerin ağırbaşlılığı ve soyluluğu yoktur onda, en ufak bir toplumsal kımıldama telaşa düşmesine, ortalığı velveleye vermesine yeter; bu bakımdan, otoriter rejimlerin, irili ufaklı faşizmlerin baş destekleyicisi bu kof ve nam düşkünü çevrelerdir. Faşizmlerin tantana, tören ve saltanat düşkünlüğünü göz­ önüne alırsanız, gelişmekte olan ülkelerde nasıl ham bir burjuvazinin siyasal ifadesi (expression) olduğunu büsbütün anlarsınız.
Sayfa 361 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.