Büyük şahsiyetlerin çoğunu, bulunduğu mertebeye zamanın şartları ulaştırır. Ancak Fatih Sultan Mehmed Han bunun tam aksi olarak, yaşadığı zamanı, eriştiği büyüklük mertebesine kendi himmetinin tesiriyle ulaştırmıştır.
(Fatih fetihten sonra) Hristiyanların dini hürriyetlerini ilan etmiş, Rum Patrikliğinin de yerinde kalmasına izin vermiştir.
Dini gayretleri aşırı derecede olan bazı zatlar, padişahın bu muamelelerinden hoşnut olmadılar ve:
''İslamın gücü ve heybeti bu kadar yükselmişken, Hristiyanların kılıç veya İslam arasında tercih yapmalarında muhayyer bırakmanıza mani nedir?'' şeklinde tarizkâr sözler söylediler.
Fatih Sultan Mehmed ise:
''Dini mübîni Hazreti Allah'tan ziyade himaye iddiasında bulunmak ne büyük haddini bilmezliktir!'' diyerek itirazı reddetti
Ama o (Fatih Sultan Mehmed), sarp bir kayaya çarpıp ne kadar çok geri çekilirse dönüşünde o kadar şiddetlenerek önündeki engeli yerle bir eden deniz dalgaları gibi, karşılaştığı zorluğun büyüklüğü nispetinde metanet göstermekten geri durmadı.