Namık Kemal

Namık Kemalİntibah yazarı
Yazar
7.9/10
11,8bin Kişi
71,2bin
Okunma
2.554
Beğeni
59,5bin
Görüntülenme

Hakkında

Namık Kemal (d. 21 Aralık 1840, Tekirdağ, ö. 2 Aralık 1888, Sakız Adası) Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu, ünlü Türk yazar, gazeteci, devlet adamı, şairdir. Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle "İntibah" isimli romanı ve "Vatan Yahut Silistre" isimli tiyatro oyunu ünlüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve fikirleriyle etkiledi. 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi Fatma Zehra Hanım’dır. Tekirdağ’daki evlerinin civarında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine “Mehmet Kemal” adını verdi. Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşa’nın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı idi ; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyon’a taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanım’ı Afyon’da kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını büyükbabasının yanında sürdürdü. Abdülatif Paşa’nın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyon’daki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbul’a gelmişti. Orada, 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebi’ne devam etme fırsatı buldu. Dedesinin Kars’a mutasarrıf olarak atanması sebebiyle 1,5 yıl Kars’ta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendiden divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Kars’ta görevi sona eren dedesi ile 1854’te İstanbul’a döndü. 1855’te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya'ya gitti. Sofya’da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemal’e yazıcı, kâtip anlamlarındaki “Namık” adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofya’da komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi’nin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi. 1857’de İstanbul’a döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odasında stajyer olarak memurluğa başladı. 1858’de büyükannesi Mahmude Hanım’ı, 1859’da büyükbabası Abdülatif Paşa’yı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanım’ın Kocamustafapaşa’daki evinde yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859’da Gümrük Kalemi’nde çalışmaya başladı. İlk şiirlerini Sofya’da yazan Namık Kemal, İstanbul’a geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbul’da divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Leskofçalı Galip Bey adlı şair ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı. 1863’ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odası’nda görev aldı. Bu yeni görevi sırasında Batı’yı tanıyan kimselerle tanışma imkânı buldu ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesire yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkar’da fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinasi’de gördüğü “hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi” gibi kelimeleri yaygınlaştırdı. 1865’te Şinasi, Tasvir-i Efkar Gazetesi’ni kendisine bırakarak Fransa’ya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hakimiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Beyin öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir’at Mecmuası sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Beydir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal gazetesinde, bu görüşler doğrultusunda ve hükümet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. “Şark Meselesi” üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867’de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı. Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzurum’a gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçtı. O ve arkadaşlarını Paris’te yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olan ancak Sultan Abdülaziz’in bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin reisi ilan etmiş ve Avrupa’ya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi. M. Fazıl Paşa’nın desteğiyle Londra’da "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbirden ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisi’ni görmek üzere şehre gelince Fransız hükümeti Genç Osmanlılar’ı ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londra’ya gitti ve orada "Hürriyet Gazetesi"’ni çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Paris’e gelen Abdülaziz’le ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbul’a dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbul’a döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyet’i kapatmalarını istedi. Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870’te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü. Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan Namık Kemal, İstanbul’a döndükten sonra "Diyojen" adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı; Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de "İbret Gazetesi"’ni çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı. Birkaç ay kaldığı Gelibolu’da "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolu’nun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti. Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşanın Bolayır’daki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Beye burada gömülmeyi vasiyet etti. Namık Kemal, bir yandan da "İbret Gazetesi"’ne “BM” (Baş muharrir) ve Ebuzziya’nın çıkardığı "Hadika" Gazetesine “N.K” imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Gelibolu’da salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı. Osmanlı hükümeti tarafından açığa alınan Namık Kemal 1872’nin son günlerinde Gelibolu’dan İstanbul’a döndü, İbret’in başına geçti. Çok geçmeden bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Vatan yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbul’da Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda sahnelendi. Oyunun sahnelenmesi halkı coşturup olaylar çıkmasına neden olmuştu. Bu konuda İbret’te yayımlanan yazılardan sonra gazete bir daha çıkmamak üzere kapatıldı; Namık Kemal ve dört arkadaşı yargılanmadan sürgüne gönderildiler. Namık Kemal Mağusa'ya, Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Bey Rodos'a, Menapirzade Nuri ve Bereketzade Hakkı Beyler de Akka'ya sürüldü. Namık Kemalin Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı. Edebiyatçı Namık Kemal, birkaçı dışında eserlerinin tamamını bu dönemde Kıbrısta vermişti. Sürgün dönüşü İstanbul’da bir kahraman gibi karşılandı. Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Murat’ın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasası’nı oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak şair, padişahın aleyhine bir tehdit beyiti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, ”Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de” anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamit’in de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adası’nda ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adası’na çevrildi. 2,5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşayı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir. 1879'dan itibaren 5 yıl süren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türklerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu. 1882’de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Mağusa’da yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi. Namık Kemal’in Midilli’de kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu. Sakız Adası’nın kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 47 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayır’da gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamit’e iletince naaşı Gelibolu’ya nakledildi. Bolayır’da Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için hâlen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır.. Namık Kemal’in ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekrem’i sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asım’ı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.
Unvan:
Yazar, Gazeteci, Devlet Adamı, Şair
Doğum:
Tekirdağ, Osmanlı İmparatorluğu, 21 Aralık 1840
Ölüm:
Sakız Adası, Osmanlı İmparatorluğu, 2 Aralık 1888

Okurlar

2.554 okur beğendi.
71,2bin okur okudu.
804 okur okuyor.
12,7bin okur okuyacak.
661 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Dünyanın mezar olmadık neresi var ki?
"Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-u cihândır, Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır."
Reklam
Ben yüreğimi ortaya koyabilirim. Ancak içimdeki sırrı sen görebilir misin, bilmem!
Sevgi birdenbire ortaya çıkabilir;  fakat birdenbire tükenmez.
Sayfa 68
"...söylemekten utandığın bir şeyi yapmaktan nasıl utanmazsın?"
Kitap önerileri içeren bilinçlendirici okuma rehberleri
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️ İlk romanım
Kimlink
Kimlink
'i edinmek isterseniz:
Hem aşk hem de bilgi yüklü bir ileti
NOT: Kişisel bir iletiyle karşı karşıyasınız. Olabildiğince özetlemeye çalışsam da özeti bile uzun olmuş. Okumak zorunda değilsiniz. Okumasını gerçekten istediğim bir kişi var. Yani affedildiniz. :D Bu iletiyi
Betül
Betül
'e hediye ediyorum. Kişilerarası Tepkinirlik İndeksi'ne göre ben ''empatik ilgi (yani insanların
Reklam
Kronolojik Kitap Potpurisi (1 Yıllık Okumanın En Absürt Hikayesi)
2022’den 2023’e
Yürüme
Yürüme
'ye başladığımda birden ‘’
Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bir Kadının Hayatından 24 Saat
ne kadar önemli olabilir ki’’ diye düşünmeye başlamıştım ki bir
İntibah
İntibah
gerçekleşti. Hayallerim gibi batan

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
256 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Son Pişmanlık fayda etmez.
İntibah diğer adlarıyla Son Pişmanlık veya Sergüzeşt-i Ali Bey, Namık Kemal‘in, ilk kez (Sürgün zamanı)1876’da yayımlanan bir romanı. İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Yazar, romana “Son Pişmanlık” adını koymuştur. Döneminde yapılan yayınları denetleyen Maarif Vekâleti, romanın başlığını yazara danışmaksızın “İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey” (Uyanış: Ali Bey’in Macerası) olarak değiştirmiş, bazı kısımları sansürlenmiştir. Romanın özgün metni bu nedenle günümüze ulaşmamıştır. Kitabın her bölüm başında bulunan Divan edebiyatı şairlerinden bir beyitin yer alması Osmanlı kültürüne yapılan atıfın örneklerindendir. Ali bey'in Mahpeykerle tanışması olan yer Çamlıca, kitapta çok güzel tavsir edilmiştir. Okuduğunuzda gözünüzde canlanacak şekilde betimlenmiştir. Ali bey varlıklı aileden gelen öğrenimi iyi olan biridir. Çamlıca'da olduğu sırada Mahpeykere vurulur oysa mahpeyker sanıldığı kadar masum biri değil meşrebi geniş biridir. Bu hikayede olan; saf,masum ve terbiyeli olan Dilaşüb'a olmuştur. Ona yargısız infaz yapan Ali'ye o kadar aşık olur ki onun uğruna canından olur. Bu olaydan şunu çıkarabiliriz körü körüne bağlandığımız tutkularımız gerçekleri görmemizin önüne geçer. Ani sinirle aldığımız kararlar sonucunda çoğu zaman yanlış kararlar veririz. Ve bu karardan dönmemiz zor olur. Kitabında sonunda dediği gibi son pişmanlık fayda etmez.
İntibah
İntibahNamık Kemal · Kırmızı Kedi Klasikler · 202238,7bin okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Okuduysanız düşünceleriniz paylaşabilirsiniz
İntibah'ı alıp okudugumda biraz garip geldi olayları betimleme şekli baya uzun karışık geldi yani bir kişiyi veya ağacı tasvir etmesi 4 satır sürüyor ister istemez cümlenin sonu ve başındaki olaylar, anlam kaybına uğruyordu 45.sayfaya kadar böyle sürdü ondan sonra alışıyorsun konusu gayet güzel .herhangi bir hayat tecrübesi olmayan, ama iyi bir aile terbiyesi almış ve orf adetlerine bağlı annesini için herşeyi yapacak olan Ali nin kötü bir kadın olan birsürü entrika ve hayatı yalan üzerine kurulu ve randevu evinde (fuhuş )içerisinde olan Mahpeyker'e aşık olması sebebiyle hayatında yaşadığı felaket ve hadiseleri konu ediniyor Roman pekçok duyguyu bünyesinde barındırıyor ne gibi dersen aŞk,niyeti bozma ,dürüst olma,survıvordaki deyimle kulis olayları gibi... Özellikle şu kısmı çok önemli bizimde günlük hayatta da ilgilendiriyor bir anlık gazla alınan kararlarının ılerdeki süreçlerde bize nasıl ağır sonuçlarını olacağını gözler önüne sermesi etkiliydi yani duygularınla hareket ederken aklı ve mantığı bir kenara bırakmamalı çevremizdeki insanları da tanımadan onlara güvenilmemesi gerektiğini anlatan güzel bir eser okumanızı tavsiye ederim kesinlikle.ha buarada usttede belirtmiştim ilk başlarda yazarın yaptığı uzun betimlemerden dolayı dili ağır gelebilir sonradan alışıyorsunuz. iyi okumalar eğer okuduysanız düşüncelerinizi yoruma yazabilirsiniz.
İntibah
İntibahNamık Kemal · Ihlamur Yayınları · 201138,7bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Son Pişmanlık
Her zaman söylediğim bir cümle vardır ki: Güzel bir kadından daha tehlikeli biri varsa, o da güzel olduğunun farkında olan zeki bir kadındır. Al işte bizim Mehpeyker Hatun tam böyle bir hatun işte. Hem güzel hem de bunun farkında. Dilaşub ise ondan çok çok çok daha güzel. Hatta öyle bir tasvir'i varki meleklerin kıskandığını söyleyebilirim. Ama
İntibah
İntibahNamık Kemal · İlya (Atlantis) Yayınları · 200538,7bin okunma