Neden dünyanın yarısı iyi, yarısı da kötü olmak üzere ikiye ayrılmıyordu. Gri renk, bir sıkıntı yaratıyordu; çünkü gri, nesnelerin karmaşık ve umarsız görünmelerine neden oluyor, siyah ve beyaz düşüncesine zarar veriyordu. İyi ve kötü diye bir şey yoktu. Birazcık iyi birazcık kötü diye bir şey vardı. Ne iğrenç bir renkti şu gri; ama gerçek bir renkti, hem de renklerin en gerçeğiydi. Cinayet ve katliam gibi, gerçekleşmiş olan en korkunç şeylerin ardındaki hakikat ve açıklama, dünya var olduğundan beri en mükemmel gizlenme yeri olan grinin arkasında gizli.
Bu dünyada her şeyin, bir düzeni, bir amacı, yüce bir anlamı yok muydu ki? Elbette olmalıydı. Kader; işte her şey bundan ibaret. Ya da seri üretim bandında çalışan Japon işçinin dediği gibi, her şey olduğu biçimiyle güzeldir!
Onda eksik olan tek şey, umut ve aydınlığa olan inançtı. Ancak umutlarımız ve inançlarımız olmasaydı, şu kırılgan dünyanın yaratıkları olan bizlerin hâli ne olurdu acaba?