İnsan, görmek ve maruz kalmakla yetinmeyip görünen şeyin ötesinde görünüşlerin sırrını arayan, hayal eden, icat eden tek varlıktır. Böylece büyü, en kötü saçmalamalarında bile aklın özerkliğinin ilk taslağını vermektedir.
Görünmeyen bir dünyanın varlığını tasdik etmesi ve insanın bu dünyaya katılabileceği, onunla yakın ilişkiye girebileceği iddiasıyla büyü, dini hazırlar.
Uygulamalarının sürekli başarısızlıklarına rağmen büyünün neden dolayı varlığını sürdürdüğünü anlamak, bir problemdir. Aslında büyüyü devam ettiren şey, doyurma iddiasında olduğu arzu ve tutkuların şiddetidir. İnsanın, yaşam ve ölümü, sağlık ve hastalığı, mutluluk ve felaketi düzenleyen güçlere hakim olma arzusu, tecrübenin acı derslerini karartacak ve unutturacak kadar güçlü olmuştur. Öte yandan büyünün kurumsal özelliği, toplumsal örgütlenmesi, törenlerin geniş yaygınlığı ve uygulayıcılarının itibarı, başarısızlıkların ortaya çıkarması mümkün olan gözden düşmeyi büyük ölçüde önlemiştir.