Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefenin Temel İlkeleri

Georges Politzer

En Eski Felsefenin Temel İlkeleri Sözleri ve Alıntıları

En Eski Felsefenin Temel İlkeleri sözleri ve alıntılarını, en eski Felsefenin Temel İlkeleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sömürücü sınıfın, sömürüyü sürdürmek için yalana gereksinmesi vardır; devrimci sınıfın ise sömürüden kurtulmak için gerçeğe ihtiyacı vardır.
Sayfa 20
Her kim ki her şeyi bildiğini sanır, hiçbir zaman ilerleyemeyecektir.
Sayfa 92
Reklam
İnsan ne iyi, ne de kötüdür; koşullar nasıl yapmışlarsa öyledir
Sayfa 214Kitabı okudu
Burada Lenin'in, 1920'de Rusya Komünist Gençlik Birliklerinin III. Kongresinde söylediklerini anımsatmak yerinde olur. Lenin, kapitalist toplumu şöyle çiziyordu: "Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu. Soy ya da soyul, başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalıştır, köle sahibi ol ya da köle ol. Doğal olarak, böyle bir toplumda yetişen insanlar, deyim yerindeyse, analarının sütüyle birlikte şu ruh halini, alışkanlığı, anlayışı da alırlar: Ya bir köle sahibisin ya köle ya da bir küçük mülk sahibi, bir küçük görevli, bir küçük memur, bir aydın kısacası yalnızca kendini düşünen ve başkasını umursamayan bir insan. Eğer ben şu toprak parçacığını ekip biçiyorsam, başkaları benim için önem taşımaz; eğer bir başkası açsa, daha iyi; buğdayımı daha pahalı satacağım, demektir. Eğer benim önemsiz bir hekim, mühendis, öğretmen müstahdem olarak bir işim varsa, başkalarının benim için ne önemi var? Dünyanın güçlüleri karşısında dalkavukluk ede ede ve yaltaklana yaltaklana işimi koruma ve hatta sivrilme, bir burjuva olma başarısını göstereceğim."
Sayfa 16
Burjuva filozoflar, gerçeği parçalara bölmek ve bu yolla, sömürücü sınıfın yararına, gerçeği olduğundan başka göstermek olanağını sağladığı için metafiziğe taparlar. Düşünce bütünü içinde gerçek olana ulaşır ulaşmaz derhal karşı çıkarlar; bu artık usule uygun değildir, bu artık “felsefeye" uygun değildir. Felsefe onlara göre, her kavramın uslu uslu yerini koruduğu bir klasördür. Burada düşünce, şurada madde; burada insan, ötede toplum vb. vb. Tersine, diyalektik, her şeyin birbirine bağlı olduğunu öğretir. Ve bunun sonucu olarak, bir amacın gerçekleşmesi için hiçbir çaba yararsız değildir. Barış savaşçıları, savaşın kaçınılmaz olmadığını bilirler, çünkü savaşa karşı her eylem, değeri olan, barışın zaferini hazırlayan bir eylemdir. İşte bunun içindir ki, diyalektikle donatılmış her devrimci militan, yüksek bir sorumluluk duygusuna sahiptir; hiçbir şeyi rastlantıya bırakmaz, her çabayı gerçek değeriyle ölçer. Bu, gerçeğin tam olarak kavranması, uzağı görme olanağını sağlar. Yenilmez bir cesaret verir, öyle bir cesaret ki, Alman askerleri tarafından kurşuna dizilen diyalektikçi filozof V. Feldmann, son nefesinde; “Ahmaklar, sizin için ölüyorum," diye bağırabilir onlara.
Sayfa 53
Başlangıçtan beri var olduğu öne sürülen bencilliğe gelince, o, toplumun sınıflara bölünmesiyle birlikte ortaya çıktı. Ünlü “ben'e tapınma" (Her şeyin üstünde ben) toplumdan bir çengel ormanı yaratan egemen burjuvazinin ürünüdür; her ne pahasına olursa olsun ulaşmak, hileyle ya da şiddetle; kendi mutluluğunu zayıfların mutsuzluğu üzerine kurmak. Ama bizzat kapitalist toplumun bağrında bile, kendi mutluluğunu toplumun ortak mutluluğunun dışında anlamayan, kendisi için en yüksek sevinçleri tüm insanlık için savaşımda bulan ve bu amaç için en çetin fedakârlıkları göze alan yeni bir insan tipi oluşmaktadır. Onun için, Renault tekelinde işçi olan şu ana, ücretlerin artırılması için yapılan bir greve kararla katılırken grev boyunca evde aç kalacaklarını biliyor.
Sayfa 66
Reklam
Bir yıldırım tehlikesi, iki şekilde uzaklaştırılmaya çalışılır. Ya paratoner kurularak, ya da tanrıya yakarıp, mum yakarak. Birinci yöntem, yıldırımın belirli maddi nedenleri olan maddi bir olay olduğu ve bunun sonuçlarından da, bilimsel bilginin ve tekniğin bize sağladığı yollarla sakınılabileceği fikrinden hareket eder. İkinci yöntem, yıldırımın her şeyden önce doğaüstü bir nedeni olan, tanrısal öfkenin ve tanrı kudretinin bir işareti olduğu ve bundan ötürü de mum yakma ve dua gibi sihirli, büyülü çarelere başvurarak insan ruhunun tanrının ruhu üzerindeki etkisinin savuşturulmaya çalışılması fikrinden hareket eder. Böylece gördüğümüz gibi, olayların nedenlerini anlayış tarzı, kaçınılmaz olarak, farklı pratik yollarla, birinci durumda materyalist ikinci durumda idealist yollara başvurmaya götürür ve pratik sonuçları da farklı olur!
Sayfa 153
Yaşam, bize bir ve aynı devletin aynı zamanda hem diktatörlük, hem demokrasi olabileceğini öğretiyor.
Reklam
Maurice Thorez
Sosyalizm, kapitalizmden kelebeğin kozasından çıkması gibi çıkacaktır.
Savaşa gereksinmesi olan kapitalizm (Bu anlamda savaş, kapitalizm için gereklidir.) , eğer halk yığınları "Hayir!" derse, bu gereksinmesini yerine getiremeyecektir! ( Bu anlamda savaş, alınyazısı değildir.)
,tıpkı biri mavi ,öteki pembe gözlük takıp da karda gezinen ve karın gerçek renginin ne olduğunu tartışan iki adama benzetilebilirler. Varsayalım ki,gözlüklerini hiç çıkaramıyorlar.Bir gün karın gerçek rengini bilebilecekler midir?
En üstün yeri haklı olarak işgal ettiklerini tanıtlamak için, Kruppların, Stinneslerin, Morganların, Rothschildlerin, Rockefellerlerin, Fordların, Boussacların, “yaratıcı yetenekleri” göklere çıkartılır. Ama herkes bilir ki, kapitalistlerin “yaratıcı yetenekleri”, artı değerin üreticilerden zorla koparılıp alınması becerisine dayanır ve onların egemen durumunu belirleyen şey, yalnızca sermayelerinin büyüklüğüdür. Ve işte kapitalizmde bir insanın “değerini” saptayan da budur.
Sayfa 416
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.