Kadının Özgür ve Bütünsel Gelişimi

Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği

Yang Feng

Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği Gönderileri

Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği kitaplarını, Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği sözleri ve alıntılarını, Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği yazarlarını, Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kadınlar kendi kendilerini güçlendirerek artık dönüşümün nesnesi olmaktan çıkacaklar…
"Sanayinin tarihine baktığımızda, onun mevcut kurulu nesnel varoluşunu incelediğimizde, burada gördüğümüz şey insanın temel güçlerinin sergilenmesinden başka bir şey değildir, sanayi böylece insan psikolojisinin elle tutulabilir biçimidir... çünkü bugüne kadar yaşanan tüm insan eylemi emektir-sanayidir-kendisine yabancılaşmış eylem" Burada Marx'ın sözünü ettiği "insanın temel güçleri" kavramı insanın doğal ve toplumsal üretici güçlerine, maddi ve manevi/entelektüel üretici güçlerine işaret etmektedir. Günümüzün ileri düzeyde gelişkin sanayileşmesi ve çağdaş pazar ekonomisine baktığımızda ise, bunların insanlardan daha gelişkin entelektüel üretici güçler, entelektüel zihinsel emek ve bilgi-temelli yetenekler talep etmekte, kol gücüne dayalı emek ikincil bir konuma düşmektedir.
Marx, 1844 Ekonomi ve Felsefi El Yazmaları adlı çalışmasında maddi zenginleşme gerçeğini şöyle tanımlamaktaydı:
Reklam
Yaptığımız son araştırmalar genellikle, insani gelişme ile kadın gelişimini ayıran bir bakış açısının bilimsel değerinin oldukça tartışmalı bir tez olduğunu ortaya koymaktadır;… (…) Kanımca, erkeklerden farklı bir gelişim süreci içinde olan kadınların özgün gelişim sorunlarını incelerken bu sorunlara yalnızca insani gelişme boyutlu bir araştırma çerçevesinin yeterli olmayacağı, bunun yerine toplumsal cinsiyet çerçevesini de içeren ikili bir araştırma çerçevesinden yola çıkmak gerektiğini savunmamız gerekecektir.
toplumsal cinsiyet çerçevesi zaten sorunluysa hocam!!!
Pazar ekonomisi tüm toplumda ve kadınlarda maddi çıkar ve zenginleşme güdüsünü oldukça güçlendirmiştir, bu yeni durum hala etkileri ve kalıntıları var olan erkek egemen cinsiyetçi kültürel bakışın varlığı ile birleşerek, bir yandan kadınların ticarileştirilmesi eğilimine yol açmış, diğer yandan kadınların manevi-entelektüel gelişmeyi ihmal ettiği bir durum ortaya çıkmıştır. Hatta çeşitli alanlarda kadına bir cinsel nesne olarak bakan yaklaşım dahi ortaya çıkabilmiştir.(sanki önceden bakılmıyormuşçasına!!) Ve tüm bu yeni olgular kadın gelişmesi açısından ele almamız gereken ciddi sorun alanlarını oluşturmaktadırlar. Özetle yeni sosyo-ekonomik koşullarda kadının kendi ayakları üzerinde daha güçlü bir biçimde durabileceği koşulların oluşturulması en önemli sorun haline gelmiştir.
1980'lerden bu yana izlenen Reform ve Dış Dünyaya Açılım politikasının kadın gelişmesi üzerindeki etkileridir. Bu noktada genellikle varılan sonuç, yeni politikaların bir yandan kadınlara daha fazla fırsatlar sunduğu ve potansiyel eşitlik olanakları sağladığı, diğer yandan ise kadınların daha fazla riskler ve sorunlarla yüz yüze kaldığı yönündedir. Sonuç olarak kadınlar yeni politikaların getirdiği koşullara adapte olmak için, bir önceki döneme göre daha fazla gayret göstermek zorunda kalmaktadırlar.
Tie Yang
“Kadınlar gerçek anlamda devletin efendisi haline geldiklerinde, erkeklerle gerçek anlamda eşit haklara sahip olduklarında, kadının gelişmesi her türlü cinsel kısıtlamaları aşmış olacak, ve bu koşullarda cinsiyet terimi, toplumsal işbölümü ve sınıfsal anlamlarını yitirmiş olacak, sadece insanın kişiliğini tanımlayan bir terimden öteye gitmeyecektir"
“kadının gelişmesi her türlü cinsel kısıtlamaları aşmış olacak” bu can alıcı, BU GÖNDERİNİN ALTINDAKİ REKLAM DA BİLE KADIN CİNSEL OBJE!
Reklam
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.