Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye Nasıl Kuşatıldı

Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası

Merdan Yanardağ

Öne Çıkan Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası Gönderileri

Öne Çıkan Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası kitaplarını, öne çıkan Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası yazarlarını, öne çıkan Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
198 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazardan oldukça güzel bir araştırma eseri. Fethullah Gülen ve cemaati hakkında detaylı bilgiler veriliyor. Yazarın röportaj yaptığı isimler ise Gülen'in 35 yıllık sağ kolu Nurettin Güven ve eski İstanbul Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan. Bu isimler özellikle örgütün yayılma politikası ve mali durumu hakkında ciddi bilgiler veriyor. Ayrıca yazarın kendi yaptığı bazı tespitler de mevcut. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası
Fethullah Gülen Hareketinin Perde ArkasıMerdan Yanardağ · Siyah Beyaz Yayınları · 200619 okunma
Garip bir bilgi..!
Said-i Nursi, Kıbrıslı bir şeyh olan Derviş Vahdetti’nin Volkan gazetelerinde yazılar yazmış, 13-14 Nisan 1909 tarihindeki bu gerici ayaklanmaya katılmış (isyan Rumi takvimle 31 Mart 1325’te başladığı için olay ‘31 Mart Vakası’ diye bilinir), isyan bastırıldıktan sonra sürgüne gönderilmişti. Derviş Vahdettin’in, o dönemde Kıbrıs’ı elinde tutan İngilizlerle ilişkili olduğu, dahası 31 Mart isyanının İngiliz istihbaratı tarafından yönlendirildiği güçlü bir iddia olarak ortaya atılmıştı. Nitekim, isyan bastırıldıktan sonra, yapılan yargılamalar sırasında İngiltere resmen suçlanmıştı.
Reklam
İslamın Atom Çekirdeği Parçalanıyor: Kelime-i Şahadet Değişiyor
Merdan Yanardağ: Yani vatan için mücadele edilmeyeceğini söylüyor. Nurettin Veren: Vatan bir topraktır onlara göre. Her yer Allah’ın mülkü, dolayısıyla bu benim vatanım bu senin vatanın diye mesele yapılmaması gerektiğini söylüyor Fethullah Gülen. Hatta “Muhammed ül Resulallah” diyerek onları (başka dinden olanları) küstürmenin gereksiz olduğunu, Hz. İbrahim’e inanan insanların da cennette gireceğini söyledi. Vatikan’ın temsilcisi Monsenyör George Marovitch’in ifadesi var, diyor ki: “Biz Fethullah Gülen’i şunun için seviyoruz. O bize ‘la ilahe illallah’ diyen herkesin cennete gideceğini söylüyor” diyor. Yani “la ilahe illallah” yetecekse, “Muhammed ül Resulallah” diyerek onları küstürmeyelim, onları da idare edelim. Fethullah Gülen’in takiyesi öyle büyük ki, Hıristiyanlara da takiye yapıyor. İslam’ın şartlarından da birini değiştirdi. İslam’ın şartlarından birini değil, İslam’ın temeli değiştirdi. “La ilahe illallah Muhammed ül Resulallah”ı değiştirdi. Yani İslam’ın atom çekirdeğini parçaladı.
Devam ediyor; “Ertesi gün bir arkadaşım geldi ve bana dün gece rüyasında Peygamber Efendimizi gördüğünü ve kendisine benim için ‘evlendiği takdirde düğününe de cenazesine de gelmem’ dediğini iletti. Bu bir rüyaydı. Rüya ile amel edilmeyeceğini biliyordum ama şahsım adına bu işarete saygılı olmaya çalıştım.” Yani evlenmeyi insani bir ihtiyaç olarak görmüyor. Çünkü kendisi insani ihtiyaçları olmayan insanüstü bir varlık.
Yine Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden bir profesörün hazırladığı ve Zaman gazetesi tarafından ücretsiz dağıtılan “Fethullah Gülen’in Fıkıhı” adlı bir başka kitap daha var. Bu kitapta ise Fethullah Gülen müçtehit (İslam adına kural koyan, içtihat yapan, kural değiştiren kişi) ilan edildi. Nitekim Gülen’in ilk yaptığı işlerden biri de İslam’ın ilk şartını değiştirmek oldu. Gülen, ‘La ilahe illallah Muhammedin resululallah demeye gerek yok, la ilahe illallah demek yeter’ diyor. Bu büyük bir cürettir.
27 Mayıs 1960 hareketinin önünü kesmek için, istihbarat örgütü CIA aracılığıyla KMD’yi kurdurmuştu. Bu dernek, denilebilir ki, Türkiye’de emperyal istihbarat örgütleriyle birebir ilişkili ilk Soğuk Savaş örgütlenmesiydi.
Reklam
yemininizden hiçbir şekilde kefaretle kurtulamazsınız:
Bunu 14 arkadaşımızla beraber, ilk Fethullah Gülen, İlhan İşbilen ve Nurettin Veren bir araya gelerek oluşturduk. Başlangıçta bir dernek, bir kuruluş şeklinde ve talebelere yardım niyetiyle kurmayı düşündük. Sonra başlangıçta yola çıkan bu 14 arkadaşımızla 70 yılında yazılı bir metin oluşturuldu. Bunun hizmet hedefleri nedir, görev taksimi nedir, kim ne iş yapacak, parasal kaynaklar, insan kaynakları, organizasyonları, kim kim ile meşgul olacak, vesaire. Daha da önemlisi, bu oluşum halktan ve devletten gizli tutulacak. Metinde var bu. Ayrıca geriye dönüşü olmayan bir yeminle Kur’an’ın üzerine “Vallah billah” kasemleri ile Kur’an’a el basarak bu oluşum halktan saklanacak diye karar alındı. Ve bu yeminden de çıkma şansını kimse kullanmayacak. Layenkati kefaretle, oruçla, sadakayla bozulamayan bir yemindir. Yani bu yemini ettikten sonra, “yemininizden hiçbir şekilde kefaretle kurtulamazsınız” şeklinde bir ibare de eklenildi.
Dünyanın en kötü ve zorba yönetimleri bile, örneğin çöpleri toplamak ve fırınları çalıştırmak zorundadır. Dolayısıyla asgari bir toplumsal destek oluşturulmadan hiçbir baskıcı yönetim ya da diktatörlük ayakta kalamaz. Aynı şey işgaller ve sömürgecilik için de geçerlidir. Etkili bir işbirlikçi sınıf ve asgari bir toplumsal destek ya da kayıtsızlık gereklidir.
İsyancıların tasfiye edilmesinin ardından tahtan indirilen Padişah Abdülhamit bile, 31 Mart’ı tertipleyenlerin İngilizci Kamil Paşa’nın oğlu Sait Paşa ve Prens Sabahattin yanlışı İsmail Kemal olduğunu söylemişti.
Fethullah Gülen 98 yılında hastalığını bahane ederek Amerika’ya gitmesi sırasında, “Artık Türkiye’deki işimiz bitmiştir. Sahip olduğumuz kurumları elimizden alsalar dahi, buradaki örgüt oluşumunu tamamlamıştır, kendini amorti etmiştir, durdurulma imkanı yoktur” dedi. Bunu 2001 yılında da tekrarladı. İşte böyle bir tehlikeli eşikteyiz.
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.