Çok değerli bir malı yitirmiş olmanın çılgınlıgı mı; yoksa kırılan onurunun, aşağılanmanın sonucu beynin çığırından çıkışı mı; ya da, neredeyse doğduğundan beri yatalak, lanet bir anne ile beyinsel özürlü bır ağabeye bakmak zorunda kalarak tüm bir çocukluğu, genç kızlıgı adam gibi yaşayamadan ziyan zebil etmiş olmanın biriktirdiği hıncın patlaması mı? Belki de hepsinin tehlikeli bir karışımı bu.