Yeni Thomascı felsefeciler ve ilahiyatçılar, fideizm terimini "Tanrı'nın varlığını tesis etmede tehlikeli bir biçimde sadece imana bel bağlayan diğerlerinin düşüncelerini sınıflandırmak” için kullanmışlarken, Paris okulu düşünürleri de denen Protestanlar ise terimi, kendi teolojilerini tanımlamak için kullanmışlardır.
Bu bağlamda fideizm terimi, özellikle Katolik kaynaklarda, ahlaki ve dinî türden doğruları bilmede aklın gücünün ve yeterliliğinin önemli ölçüde zayıflatılmış olduğunu savunan ve bu doğrulara ulaşmayı sadece vahyin bildirdiklerine iman etmekle sınırlandıran 19. yüzyılda ortaya çıkmış bir teolojik hareketi adlandırmak için kullanılmıştır
Kierkegaard'a göre sıçrama gereklidir; çünkü Hristiyan imanı, insan aklının mantıksal olarak çelişkili bulduğu enkarnasyonun gerçekliğine inanılmasını ister. Dolayısıyla, kişinin saçma olduğunu bildiği şeye inanma noktasına gelebilmeyi başarması gerekir.
Helm'in deyişiyle “genel ya da global fideizm, tüm haklı çıkarılmış inançların iman yoluyla edinildiğini, öyle ki imandan ayrı olarak ne duyulardan ne de akıldan hiçbir bilginin gelmediğini savunan görüştür.
- " (...) İnsan zihnini meşgul eden, inançlara ilişkin felsefî ve teolojik meseleleri çözümsüz bırakmak, imanın sağlam bir temele dayanmasını güçleştirecektir..."