Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fıkhî Suallere Cevaplar (2. Cilt)

Hüsamettin Vanlıoğlu

Fıkhî Suallere Cevaplar (2. Cilt) Sözleri ve Alıntıları

Fıkhî Suallere Cevaplar (2. Cilt) sözleri ve alıntılarını, Fıkhî Suallere Cevaplar (2. Cilt) kitap alıntılarını, Fıkhî Suallere Cevaplar (2. Cilt) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hasbunellahu ve ni'me'l-vekil" Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.
Sayfa 160Kitabı okudu
babanın oğlunu evlatlıktan reddetmesi, oğlun vâris olmasına mani olmaz.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
Fıkıh kitaplarımızda bırakın ehl-i kitabı, İslam'da yasak ve haram olan malzeme kullanılmadan putperestlerin pişirmiş ol dukları yemeklerin dahi yenilebileceği ifade edilmektedir. Şu halde Süryani veya bir başka gayrimüslimin ikram ettiği yemek yenilebilir. Yeter ki; bu yemek, İslam'a göre; helâl bir yemek olsun.
Yemin kavli tasarruflardandır. Kalpten geçirmekle yemin gerçekleşmez. Mücerret yemin lafızlarının kalpten geçirilmesi, kalben yeminin kastedilmesi, dille telaffuz bulunmadıkça yemin olmaz. Bu, aynen boşamak gibidir. Yani kişi hanımını, kalbinden geçirmek suretiyle bin defa boşasa telaffuz etmedikçe hanımı boş olmaz. Kavli tasarruflarda, kişinin kendisi işitecek derecede telaffuz bulunmadıkça bir şey gerekmez.
Sayfa 205Kitabı okudu
Bidat; din adına ortaya konan ve sünneti ortadan kaldıran şeydir. İmam-ı Rabbanî bidati, sünneti ortadan kaldıran olarak tanımladığından bidatin hasenesi olmaz der. Diğerlerinin bidati hasene dediğine İmam-ı Rabbanî bidat demiyor. Dolayısıyla ortada çelişen bir durum yoktur. Sonradan ortaya çıkan şey, sünneti ortadan kaldırıyorsa o, bidat-ı seyyiedir. Sünneti ortadan kaldırmayıp sünnetin uygulanmasına yardımcı oluyorsa sonradan ortaya çıkmış olması itibarıyla bidat, sünneti uygulamada yardımcı olduğundan hasenedir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Hanefi mezhebine göre; hem abdestte hem de gusülde yıkamanın peş peşe bir aza kurumadan diğerinin yıkanması şeklinde yapılması farz değil, sünnettir. Dolayısıyla cünüp olan bir kimse söz gelimi vücudunun üçte birini yıkadıktan iki saat sonra üçte birini daha yıkasa, iki saat sonra da kalan son üçte birini yıkasa cünüplükten temizlenmiş olur. Yeter ki; arada, cünüp olmayı gerektiren bir fiil bulunmasın.
Sayfa 397Kitabı okudu
Reklam
Tamah etmeden helâl kazancın peşine düşersek, Allah onu bize nasip eder ve kazancımızı bereketlendirir. Yok, gelsin de nasıl gelirse gelsin dersek, geldiği gibi gider. Sana da günahı kalır.
Yemin üç kısımdır. Yemin-i lağv: Bir şeyin söylediği gibi olduğu zannedilerek ve ağız alışkanlığı olarak yapılan yemindir. Gelmeyen birinin geldiğini zannederek "vallahi geldi" demek gibi. Bu yeminden dolayı kefaret gerekmez. Yemin-i gamûs; geçmiş zamanda meydana gelmeyen bir işin olduğuna veya yapılan bir şeyin olmadığına bilerek yalan yere yemin etmektir. Bu şekilde yapılan yemin kişiyi günaha daldırdığı için bu adı almıştır. Bu tür yeminde kefaret gerekmez. Çünkü onu kefaretle temizlemek mümkün değildir. Yapılacak olan samimi bir tövbedir. Yalan yere yapmış olduğu bu yeminle birinin hakkının zayi olmasına sebebiyet verdiyse tazmin edip onlardan helallik alması gerekir. Yemin-i mün'akide; hatt-ı zatında mümkün olan gelecekte ki bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemindir. Bir kimsenin: "şu işi yapacağım veya yapmayacağım" diye yemin etmesi böyledir. Yemin, akıllı, buluğa ermiş ve Müslüman kişi tarafından yapılırsa geçerli olur. Yapılacak işe Allah Teâlâ şahit tutulduğundan, iş yerine getirilmelidir. Yerine getirilmeyecek olursa yemin bozulmuş olacağından kefaret gerekir. Yemin kefareti; on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azat etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peş peşe oruç tutar.
Şimdi nafile bir namaz olan tespih namazı cemaatle kılınabilir mi? Hanefi kaynaklarında nafile namazlardan Teravih namazı dışında hiçbir namazın cemaatle kılınamayacağı, kılınmasının mekruh olduğunu görmekteyiz. Bunun anlamı; kılınması duru munda namaz sahih olsa da cemaat sevabı almak bir yana, kera hette de bulunulmuş olur.
Hanefi mezhebinde imamın kıraati, aynı zamanda cemaatin kıraati olduğundan cemaat kıraat etmez. Cemaat; Sübhaneke, ruku' ve secde duaları, oturuşlarda Ettehiyyatü dualarını okur, ama kıraat etmezler. Ancak Şafii mezhebinde hem imamın hem de imama uyanların Fatiha'yı okumaları farzdır. Buna göre; imam kiraati ister sesli yapsın ister sessiz, ona uyanın Fatiha'yı okuması gerekir. Peki, imam seri okuduğundan veya imama tabi olan kıraati zor yapan veya yaşlı olduğu için zorlanarak okuyan olur da imam kıraati bitirip rükûa gittiğinde Şafii kardeşimiz hâlâ kıraati bitirmemiş olursa ne yapması gerekir? Fatiha'yı tamamlamadan rükûa gitmemesi gerekir.