okulda iken genelde kendi kitaplarımı okumaktan çok kütüphanedeki kitapları okurdum. benim kitaplarım hep bende ama kütüphanedekiler benim değildi öncelikle onları okumam gerekiyordu. 🥲 bir gün serab-ı ömrüm'e denk geldim. bu kitap şair ölmeden yaklaşık yanlış hatırlamıyorsam 1 yıl falan önce 1000 adet basılmıştı. bunlardan biri bizim okuldaydı. doktor Rıza Tevfik imzasıyla 1948 ya da 9 tarihli bir kitaptı. nedense o kitabı çok sevdim. o kitabın etkisiyle, sahafta gördüğüm eldeki bu kitabı aldım.
kitapta Rıza tevfik'in hayatı başkalarının anlatımıyla yaşadıkları, şiirleri, siyasi hayatı, edebi hayatı, sürgün hayatı ve şiirlerinden bazıları aktarılmıştır. o zamanki dergilerde ve gazetelerde şairin lehine ve aleyhine olan yazılar olduğu gibi paylaşıldığı için objektif bir şekilde hayatı gözler önüne seriliyor.
<<hey gidi şen dostum Rıza Tevfik bey
hey gidi vefasız fani dünya hey>>
halk edebiyatı, eski, taklit vs gibi eleştiriler getirilmiş olsa da pek çok şiirinde, ta içimizde çok içimizde bir yerlere değdiği muhakkak. ben hep böyle hissettim:
nolurdu alnından öpüp her sabah
saçını ben çözüp ben bağlasaydım...