Fotoğrafın Arka Yüzü
Melih ErgenEn Eski Fotoğrafın Arka Yüzü Sözleri ve Alıntıları
En Eski Fotoğrafın Arka Yüzü sözleri ve alıntılarını, en eski Fotoğrafın Arka Yüzü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dinlemediler beni, dinleyip anlamadılar beni, anlayıp önemsemediler beni.
Ölümü kurgulayan yaşamaktayken, yaşayan ölmüş sayıyordu kendini. Yaşayan artık hiçbir inancın sarıp sarmalamadığı, hiçbir heyecanın çarptıramadığı yüreğiyle, boş yere sayıp durduğu günlerinin tükenip bitmesini özlüyor; ölümü kurgulayan ise kendini hangi iradeye teslim edeceğini düşünmekten yorgun, güzel ölümün dinlendireceği kolları düşünüyordu.
Ölüler de dolaşır cansız alanlarda. Ölülerin zamanı çoktur.
Geminden asıldıkça şaha kalka kalka, kendini çıplaklıktan alıkoyan ne varsa üstünden atmak için fırlaya sıçraya, daha biri bitmeden öbürünü özleye özleye yaz günlerinin; koynunda hiçbir acıyı kötülüğü barındırmadan, hep öne doğru mu atılır hayat? Biriktirdiği her acıyı öldürerek durmaksızın koşup gitmeyi yaşamak sanıyor.
Kesilen her gazete kupürü, çekilen her fotoğraf güzel günleri anlatmaz. Acı ve keder, ölüm ve pişmanlıklar, fotoğrafların ancak arka yüzlerinde yaşar. Güzel günler çabucak geçip gider; bunu bile bile çevirdim albümün sayfalarını, fotoğrafların arka yüzlerini.
Ölmek, yaşamaya benzemez. Yaşamayı bilmem ama ölmenin kuralları vardır, olmalıdır. Sonuçların ise mazeretleri olamaz, öyle değil mi? Yaşamanın değil, ölmenin gerçeklerini sayıyorum ben; ölümün gerçek, yaşamın kurgu olduğunu söylüyorum. Bu bilgiyi, binbir emekle, belki de seçilerek elde ettim ben; her düşlediğimde sakarlaşan, birbirlerini geçersizleştiren ölümlerin arasında, binbir emekle elde ettim.
130Kitabı okudu
Sevgi kadar sevgisizlik de dille kanıtlanmazmış.
Sayfa 71Kitabı okudu
Hazır değilim. Biraz, çok değil, biraz soluklanmam gerek.
Sayfa 78Kitabı okudu
(...) Yetinemezsin, doğaldır; yerinde durursan gerilersin, kuraldır.
Hangi baba oğul iktidar kavgasına girmemiştir, kaç baba oğul her an patlamaya hazır öfkelerini dizginleyip sevip okşayabilmiştir ki birbirini? Hep uzaktan uzağa kuşatmazlar mı birbirlerini?