Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı Gönderileri
Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı kitaplarını, Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı sözleri ve alıntılarını, Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı yazarlarını, Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1979’ta da, L’Homme nu’nün (Çıplak insan) sonunda şöyle diyordu: “İnsana düşen şey bir zamanlar bu dünyada bulunmadığı ve her zaman da bulunmayacağı, kendisi de ölüme yazgılı bir gezegenin yüzeyinden önüne geçilmez biçimde yok olup gitmesiyle emeklerinin, acılarının, sevinçlerinin, umutlarının ve yaptıklarının hiç var olmamış gibi olacağı gerçeğini hep aklında tutarak, yine de yaşayıp mücadele etmek, düşünüp inanmak, özellikle de hep yürekli kalmaktır.”
"Doğulular, Batı'nın onları geçmiş olduğunu gördüler, ama bunun nedenini bir türlü anlamadılar. Bir gün, yakasına çiçek iliştirmiş bir Batılı gördüler. Demek buymuş, dediler kendi kendilerine, bunların ileri olmasının nedeni! Biz de yakalarımıza çiçekler takarsak, onları yakalarız! [...] Ne zaman anlayacaksınız bilmem, bir yanda temel değerler, bir yanda sıradan modalar olduğunu? Batı'yı taklit etmeyi istemek yetmez; hangi konuda izlenmeyi hak ettiğini, hangi konuda etmediğini de bilmek gerekir!"?
"Kimileri şöyle duşünecek: Ne olmuş yani? Atalarımızı ve onların atalarını tanımaya ne gerek var? [.] Dogru, kendi başlangıçlarımızda öğrenmemizin gereği yok. [. | Bu dünyada herkes kendine ayrılmış zamanı tüketiyor, sonra da gidip mezarında uyuyor. [...] iyi ama her şey unutulmaya yazgılıysa, neden bir şeyler kurmaya çabalıyoruz ve atalarımız neden bir şeyler kurdu? Neden yazıyoruz ve atalarımız neden yazdı? Evet, durum böyleyse, neden ağaç dikelim ve neden çoluk çocuğa karışalım? Bir dava için savaşmak neye yarar, ilerlemeden, gelişmeden, insanlıktan, gelecekten söz etmek neye yarar? İçinde yaşanan ana gereğinden çok ayrıcalık tanımakla, bir ölüler okyanusunun bizi kuşatmasına göz yummuş oluruz. Bunun tersine, geçip gitmis zamanı yeniden canlandırırsak, yaşam alanımızı genişletmiş oluruz. [...]