Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Freud'dan Lacan'a Psikanaliz

Saffet Murat Tura

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bilinç altı,dikkatimizi yoğunlaştıramadığımız algılarımızı, bazı otomatik hareketlerimizi, fikir çağrışımlarını, hatta üzerinde bilinçli olarak düşünmediğimiz halde bir anda olgunlaşmış olarak bilinç alanında bulduğumuz fikirlerimizi vs. ilgilendirir. Buna karşılık bilinç dışı toplum tarafından kabul edilmeyen arzuların bastırılması ve tamamen bilincin alanının dışında tutulması ile oluşur.
İnsan kendi gerçekliğini giderek daha toplumsallaşmış simgelerle düşünür ve dile getirirken esas çıplak gerçekliğini dile getiren simgeleri geride, bilinç dışında bırakmış olur. Kültürün simgesel düzeninin sağladığı hatta empoze ettiği metaforlar zinciri, bastırmadan başka bir şey değildir. İnsan biyolojik bir varlıktan kültürel bir "özne" olma yolunda, temel dürtülerine toplumsallaşmış tatminler aramak suretiyle ilerler. O halde "gerçeklik ilkesi" denen şeyde kastedilen "gerçeklik", doğal bir gerçeklik değil, kültürel bir gerçekliktir ve bu ilke de "haz ilkesine" tam anlamıyla karşıt sayılamaz. Gerçeklik ilkesi altında "özne" ilkel dürtülerine kültürel tatminler arar. Her kültürel isteğin ardında bilinç dışı bir arzu yatar.
Reklam
Çünkü insanın, kültürün metaforlarında aradığı, zaten oraya girmekle yitirdiği şeydir.
Sayfa 149Kitabı okudu
Dil,düşüncenin saydam bir yansıtıcısı değildir. Dil düşünceye kendini kabul ettirir. Dil "toplumsal-uzlaşımsal" bir kurum olduğuna göre salt bireysel düşünce de yoktur. Bilinç kendini ancak dilin, yani "toplumsal-uzlaşımsal" bir kurumun dolayımıyla ele alabilir. İşte Lacan'a göre bilinç dışı bu "insan-dil" ilişkisinin kaçınılmaz mantıki sonucudur. İnsan kendi varoluş gerçeğini, olduğu gibi değil, ancak toplumsal bir kurumun ona sağladığı imkanlarla düşünür. Böylece A.Lemaire'in dediği gibi insanda bir yarık meydana gelir. İşte bilinç dışını temellendiren budur. İnsan kendi gerçeğini bilinç dışı kılar. İnsan kendi gerçeğini önce ailenin, sonra diğer kültürel kurumların söyleminden dolayımlanarak düşünürken, esas otantik gerçekliğini bilinç dışı kılmış olur.
Bilmek, muktedir olmaktır; yapa-bilmektir. Kendini anlamak ise basit bir aydınlanma anıdır.
İnsan sadece dışarıdan dış gerçeklikle sınırlı değildir, içeriden düşüncesinin biçimleri açısından da sınırlıdır. İnsan kendisini ve gerçekliği, ancak dilin verdiği dolayım sayesinde düşünebilir.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.