Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Freud’un Din Yanılsaması

Fatma Yüce

Freud’un Din Yanılsaması Gönderileri

Freud’un Din Yanılsaması kitaplarını, Freud’un Din Yanılsaması sözleri ve alıntılarını, Freud’un Din Yanılsaması yazarlarını, Freud’un Din Yanılsaması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anlaşılan o ki, Freud karşısında yüceltebileceği bir baba görememiştir. Babasını kusurlu olarak tanımış, ona karşı saygısını yitirmiş ve ayrıca baskı unsuru olması dolayısıyla onun olmamasını arzu etmiştir. Freud, kendi teorisinde olduğu gibi babasını tüm bu olumsuz özellikleriyle bilinçaltında bastırarak bilinç düzeyine çıkartmak istememiştir. Freud babasıyla ilgili geliştirdiği nevrotik çatışmaları Tanrı'ya yüklemiş ve Tanrı'yı kusurlu babasının imgesine hapsetmiştir. Freud Tanrı'nın kendisine kötü tecrübeler yaşatan varlığını -Tanrı objektif bir şekilde var olsa bileyadsımıştır. Görüldüğü gibi Freud Tanrı'nın kötü bir var oluşu yerine var olmamasını tercih etmiş ve yokluğunu arzulayarak bir arzu tatmini olarak ateizme ulaşmıştır. Kısacası Freud'un Tann ve din görüşlerinin teşekkülünde yaşadığı hayal kırıklıkları bulunmaktadır.!*! Ayrıca Freud'un dindarları zayıf, çocukluk aşamasında takılı kalmış ve kolay kandırılan kimseler olarak tanımlamasında da kendi çocukluk tecrübeleri yatmaktadır.
Sayfa 164Kitabı okudu
Freud hem bazı hastalarda görülen cinsellik menşeli nevrozları tüm hastalara teşmil ederek, hem de tüm dinlerin cinsel arzuların tatminini engellediğini iddia ederek aşırı genelleştirme mantık hatası yapmaktadır. Hem elinde yeterli veri olmadan tüm dinlerin cinselliği bastırdığını, hem de dinlerin nevroz olduğunu iddia etmesiyle hemen sonuca varma mantık hatası yapmaktadır. Freud, dini konuları cinselliğe indirgediği için ve cinselliğe sisteminde haddinden fazla yer verdiği için eleştirilmiş ve inançsızlıkla suçlanmıştır.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Freud'un cinselliğe aşırı vurgu yapması ve nevrozları cinsel fonksiyon sorunları (Störungen der Sexualfurktior; disturban ces of the sexual function)! olarak tanımlaması psikanalizin olumsuz, negatif ve karanlık tarafını temsil etmektedir.Bu kısım hep psikanalizin eleştirilen tarafı olmuştur.Esasında işlev bozukluklarının nevrozlara sebebiyet verdiğini kaul etmenin bilimsel açıdan hiçbir sakıncası yoktur. Ama Freud'un neredeyse bütün nevrozların sebebinin cinsellikte olduğunu düşünmesi, hatta bununla da yetinmeyip dini de cinsei arzuların tatminine engel olduğunu iddia ederek nevroz olarak tanımlaması yanlıştır. Freud'un bilimsel görüşlerinin temeline cinselliği yerleştirmesinde görüldüğü gibi aşırı basitleştirme (oversimplification) mantık hatası vardır. Aşırı basitleştirme mantık hatası karmaşık fikirlerin anlaşılmasını kolaylaştırmanın ötesinde onları indirgeyerek çarpıtmak ve insanları yanlışa düşürmektir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Freud'un bilimsel görüşleri ve keşfettiği psikanalizi onu ateizme götürmemiştir. Freud ateistik görüşlerini bilimsel görüşleriyle ve psikanalizle destekleme yoluna gitmiştir. Bu durumda psikanaliz ile ateizm arasında neden-sonuç ilişkisi kurmak uygun olmayacaktır. Daha net bir ifade ile Freud'un nevrozların tedavisi için önerdiği psikanaliz ve psikanalizi an laşılır kılmak için kullandığı bilinçaltı ve bilinç dışı kavramları kişiyi ateizme götürmemektedir. Bu durumda Freud'un nedensel ilişki yanlışı yaptığı söylenebilir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Freud'un tanrı , düşüncesinin temelinde kendi kişisel düşünceleri ve hayal kırıklıkları yer almaktadır. Freud Feuerbach'tan esinlenerek Tanrı'yı totem ve baba imgesinde “yüceltilmiş baba” olarak tanımlamış kendisinin babasıyla olumsuz ilişkisini tanrı düşüncesine yansıtarak söz konusu babayı reddetmiştir. Freud'un çocukluğunda babaya karşı olumsuz tutumu daha sonra gençlik yıllarındaki ateizminin temelini oluşturacaktır. Freud un psikanalizi keşfetmeden önce öğrencilik yıllarından beri ateist oluşu, psikanalizin onu ateizme sürüklemediğini gösteren güçlü bir tarihsel kanıttır ve böylece Freud ateizminin bilimsel olmadığı görülmektedir. Freud ateist olduğu için onun ateizmini kuramsal düzeyde psikanalitik ateizm olarak tanımlamak bu ateizmin temelinde psikanalizin olduğunu tıracağı için doğru görünmemektedir.
Sayfa 143Kitabı okudu
Freud'un dine olumsuz içerik atfederek nevroz olarak tanımladıktan sonra dini bilim tarafından yok edilmesi gereken ve edilecek bir yanılsama olarak değerlendirmesi başta olmak üzere, Tanrı ve din görüşlerinin birçoğu yanılsama niteliği göstermektedir. Freud'un yanılsama kelimesine yüklediği anlamda arzu tatmini ifadesi merkezi rol oynadığına göre din için öngördüğü bu tanımlama kendi arzu tatminleri için de geçerli olacaktır. Çünkü Freud insanlığın din nevrozunun iyileştiği ve aklını körelten dinden kurtulduğu bir dönemin gelmesini ve geleceğin bilime ait olmasını arzu etmektedir. Zaten Freud bu durumu kendisi de olumlamaktadır. Kendi ifadesini doğrudan referans verirsek durum daha anlaşılır olacaktır: “Benim de bir yanılsamanın/illüzyonun (illusion/üluston) peşinde olma olasılığımı kabul edeceğim.” Freud bu arzusu dolayısıyla bilimsel görüşlerini dine enjekte etmiş ve ideolojik arka planı dolayısıyla ateizmi temellendiren durumları din aleyhinde peşinen kabul etmiştir. Gerçi Freud'un bu ifadesiyle çelişen aynı minval üzere başka ifadeleri de vardır. Freud “bizim bilimimiz yanılsama/illüzyon değildir” demiş ve bilimin sunduklarını dinin sunabileceğini sanmanın yanılsama olduğunu eklemiştir.5 Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Freud'un çelişkili ifadelerine rastlanmaktadır. Esasında Freud'un dinin yanılsama olduğu, yok olacağı ve bilimin dinin yerini alacagı gibi düşünceleri onun istek ve arzularını göstermektedir.
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Freud'un dine mutlak bir şekilde olumsuz bakması onun dine hakaret etmesini beraberinde getirmiştir. Yani Freud'un perspektif hatalarından mutlakçılık mantık hatası yapması, argümana karşılık vermeyle ilgili hatalardan ad hominem mantık hatası yapmasına neden olmuştur. Freud dine bir hastalık gözüyle bakmakta, bu nedenle dini öğretilerin
Sayfa 133Kitabı okudu
Freud'un dinlerin kökeninin totemizm olduğu ve onun da temelinin mitolojik bir hikâye olan Oedipus trajedisi olduğu konusundaki iddiaları bilimsel temele dayanmak yerine Freud'un arzularının tatmini olma özelliğine sahiptir. Freud bu arzusunun gerçekleşmesi için tarihsel verileri bile çarpıtmıştır. Bu arzusuna uyan Hristiyanlıktaki Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesini hemen örnek vaka olarak ele almış, Hz. Musa'nın halkı tarafından öldürüldüğü iddiasını az bilinen eserlerden bularak gerçeği yansıtmadığı halde kullanmıştır. Freud dinlerin kökeninin totemizm olduğu iddiasını teist dinler üzerinden temellendirebilmeyi oldukça önemsemiştir. Çünkü din gönderdiği iddia edilen Tanrı'yı da böylelikle hükümsüz bırakması mümkün olacaktı. Ama İslamiyet'te benzer bir durumun olmaması kurgusunu bozmuştur. Freud kurgusunun bozulmasından rahatsız olacak ki, İslamiyet'in iç gelişiminin çabuk durduğunu, bu durgunluğun da dinin kurucusunu öldürmemelerinden kaynaklandığını iddia ederek İslamiyet'i küçümseme eğilimi göstermiştir.
Sayfa 130Kitabı okudu
Freud dinlerin kendilerine ait hususiyetlerine dikkat etmeden onların temelde totemizmle özdeş olduğunu iddia ederken yeterince değerlendirme yapmadan hemen sonuca varmıştır. Nitekim yukarıda da gösterildiği gibi dinlerin kökeninin totemizm olduğu ve hepsinin temelde totemizm olduğu gibi iddialar dinler tarihi disiplini içerisinde de olumlanmamıştır. Freud'un İslamiyet'i birkaç suni benzerlikten hareketle Yahudiliğin devamı gibi algılayarak inceleme gereği duymaması bu tarz genellemeler yaparken acele davrandığını gösteren kanıtlardan biridir. Freud Muhammet dininin (der mahomedanischen Religionsstiftung/the Mohammedan religion) de kendisine Yahudi dininin kısaltılmış bir tekrarı, bir taklidi gibi geldiğini söylemektedir.97 İslamiyet yerine Muhammet dini demesi bile dini konulardaki bilgisizliğinin bir göstergesidir. Freud zaten kendisi de bu bilgisizliği, Yahudiligin dışında totemizmle dinlerin benzer olduğu iddiasını temellendirecek örnek verme konusunda yetersiz olduğunu ve din alanında uzman olmadığını belirterek itiraf etmektedir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Freud'a göre insanlık, ilkel devirlerde Oedipus'un günahlarından ortaya çıkan Oedipus kompleksteki temsillerle ilgili bir tecrübe yaşamıştır ve bu tecrübe evrenselleşerek sonraki devirlere din dahil belirli kurumlar aracığıyla aktarılmıştır. Freud'un Oedipus trajedisinden yola çıkarak Oedipus kompleks teorisini her insan için evrenselleştirmesi ve ilkel dinlerdeki tabuları tüm dinlerde var kabul etmesi aşırı genelleştirme mantık hatası oluşturmaktadır. Ayrıca Freud dinlerin kökeninin totemizm olduğu konusunda yeterince veriye ulaşmadan karar verdiği için de hemen sonuca varma (hasty concluston) mantık hatası yapmaktadır. Hemen sonuca varma mantık hatası mutlakçı bir perspektife sahip olan bir kişinin yapacağı mantık hatalarındandır. Yani perspektif hatalarından mutlakçık mantık hatasını yapan bir kişinin prosedür hatalarından hemen sonuca varma mantık hatasını yapma olasılığı yüksektir. Mutlakçı ve ön yargılı bir bakış açısı delillere başvurmaksızın sonuca ulaşmayı isteyecektir. Hemen sonuca varma mantık hatası, yeterli kanıt olmaksızın hızlıca bir sonuca varmaya dayalı bir mantık hatasıdır. Burada ulaşılan sonuç henüz olgunlaşmamış bir yargıdır. Hemen sonuca varma mantık hatası insanlar zihinsel disiplinden yoksun oldukları için sıklıkla yapılmaktadır. Sorgulamadan uzak yaşayan kişiler akıllarına ilk gelen yargıyı doğru kabul ederek ve diğer ihtimalleri düşünmeyerek bu hataya düşerler.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Freud'un saplantı nevrozu ile dini özdeşleştirdiği açıklamalarında Oedipus kompleksine özel yer atfettiği görülür. Oedipus kompleksini saplantı nevrozlarının çekirdeği olarak degerlendiren Freud'a göre bu kompleks ilkel dinlerin ve onlardan türeyen tüm dinlerin temelini oluşturmaktadır. Freud'un son derece önemli gördüğü ama çağdaş psikiyatride pek fazla önemsenmeyen Oedipus kompleks bilimsel bir veriye değil bilimdışı bir mitolojiye dayanmaktadır. Eski Yunan mitolojisinde yer alan Kral Oedipus trajedisindeki Oedipus'un işlediği iki büyük suçu Freud, nevrozları temellendirdiği babayı öldürme ve anneye sahip olma şekildeki iki temel cinsel güdü olarak tanımlayarak görüşlerinin temeline yerleştirmiştir. Bu durum onun hem bilimsel hem de dini görüşlerini bilime dayandırmak yerine bilim dışı verilerle donattığını ve mitolojik unsurlarla çarpıttığını göstermektedir. Normalde bilim mitolojik unsurlarfa çarpıtılmadığı sürece dinle uyum göstermektedir. Freud bilimi mitolojik unsurlarla çarpıttığı için dinle çatıştığını iddia etmektedir. Freud daha sonra Oedipus kompleksi totemizm ve dinin benzerliğindeki kilit nokta olarak belirlemiştir.
Sayfa 124Kitabı okudu
Birçok kişinin de kabul edebileceği gibi Freud'a göre de en yoğun haz duygularını yaşatan ruhsal tutum sevgidir. Ama Freud sevgiyi de cinsel sevgi olarak sınırlandırp maddi haz kategorisinde değerlendirmektedir.> Freud'un bu değerlendirmesi onun materyalist felsefeye sıkıca bağlı olduğunu gösteren kanıtlardan biridir. Freud materyalist arka planı dolayısıyla psikanalizde görünmeyen süreçleri mekanik bir sebep olan cinselliğe bağladığı gibi mutluluk arayışında karşılaşılan ruhsal tutum olan sevgiyi de cinselliğe bağlamaktadır.' Freud'a göre acıyı önlemenin bir tekniği de libido kaydırmalarıdır. Bu şekilde içgüdülerin hedefleri dış dünya tarafından engellenmeyecekleri bir alana aktarılır. Freud bu duruma içgüdülerin yüceltilmesi demektedir. Bu yüceltme sonucunda insan ruhsal ve entelektüel çabadan kaynaklanan bir hazza ulaşır.> Sanat ve din gibi fenomenlerden elde edilen bu haz ise genellenemeyecek düzeyde ve az kişiye mahsus olduğu için acıyı dindirmek için ideal bir yöntem olarak sunulamaz. Ayrı zamanda bu hazların etkisi çok küçük düzeylidir ve gerçek bir acıyı alt edecek kadar güven vermezler.> Aslında Freud manevi hazlara da ihtimal verdiğini ama bunun çok az kişinin bir kazanımı olduğunu belirtmektedir.
Freud'un din görüşlerinde dikkat çeken en belirgin özellik ise ateist, natüralist ve materyalist felsefi düşüncelerinin tesiriyle dine olumsuz yaklaşmasıdır. Freud Tanrı ve din kavramlarını birbirine paralel olarak kullanmış ve her ikisini de birlikte olumsuzlamıştır. Bu çalışmada Freud'un Tanrı ve din görüşleri iki önemli din tanımlaması (aynı zamanda iddiası) üzerinden ele alınacaktır: 1) “Din nevrozdur.”, 2) “Din yanılsamadır /illüzyondur”. Freud ilk argümanında dine yanlış bir var oluş ve olumsuz bir içerik atfederek indirgemeci yaklaşmış, ikinci argümanında ise önce Tanrı'nın yüceltilmiş baba imgesi olarak insan zihninin bir yaratımı, bir yansıtması olduğunu iddia etmiş, ardından Tanrı'dan esirgediği gerçekliği dinden de esirgeyerek dini bir yanılsama/illüzyon olarak tanımlayarak yok saymış ve böylece dine herhangi bir var oluş atfetmemiştir. Aslında Freud'un birbirini bütünleştirdiğini düşündüğü bu iki argümanı birbirini nakzetmektedir. Çünkü Freud önce dine yanlış da olsa bir varlık atfetmiş, sonra ise bunun da fazla olduğunu düşünerek yanlış varoluşu da ortadan kaldırmış görünmektedir.
Esasında Freud'un yetkin olmadığı alanların başında felsefeden daha ziyade din gelmektedir. Kendisi psikiyatri alanında bilgisi olmayanların alanla ilgili konuşmasını yetkinlik gerekçesiyle doğru bulmazken, din alanında yetkin olmadığı halde görüş beyan ederek daha ilk başta çifte standart mantık hatasına düşmüştür. Freud din hakkında akademik düzeyde bilgi sahibi olmaksızın ve felsefeye de yeterince hâkim olmadan azımsanmayacak kadar fazla görüş beyan ederek din felsefesi araştırmaları açısından nazar-ı dikkate alınacak bir bilim adamı konumuna gelmiştir. Bu çalışmada Freud'un din felsefesi için neden oldukça önemli bir figür olduğu genel sorusuna Tanrı ve din görüşleri ele alınarak cevap verilecektir.