"Sen hiç Amerika'ya gittin mi?"
"Evet."
"Nasıl bir yer?"
"Güzel bir yer; ama fazla kalabalık."
"Sen kalabalığı sevmiyor musun?"
"Sevmiyorum."
"Ben seviyorum. Kalabalıkta insan kaybolabilir. Kimse sana bakmaz ya da yargılayacak kadar seni tanımaz." Bakışlarımı camdan dışarı çevirerek, kalabalığın içinde kaybolmanın nasıl bir his olduğunu düşünmeye başla dım. "Kalabalıkta hepimiz aynıyız."
Bir süre sessizlikten sonra; Timur, boğuk bir sesle, "Kalabalıkta düşmanın geldiği yönü göremezsin," dedi.
Peki ya, düşman senin kendi beyninin içindeyse?
"Hint açelyası, her şey bitti demek."
"Onu hiç cezalandırdın mı?"
"Hayır... O, en başından beri cezalandırılmayı hiç hak etmedi. "
"Beni cezalandıracak mısın?"
"Bu senin cezandı... Yarın seninle petunya alacağız."
"Petunya ne demek?"
"Umudunu yitirme..."