Edith Nesbit bu öyķüleri 1893'te yazmış o nedenle gotik edebiyatın ilk örnekleri denilebilir 7 adet tekinsiz ama gaddar olmayan öykülerden oluşuyor bu öyküleri zamanımızın kısa, sadece tedirgin eden anlatılırken bir anda ÖLMÜŞTÜÜÜ! diye yüksek sesle volumelenip etrafı korkutmaya yönelik olan anlatılara benzettim. Başkaları tarafından övülebilir ama 2024 dünyasında !!!! öyle pek de tedirgin etmeyen çerez ve bol tekrarlı öykülerdi keske pdf versiyonundan okusaymışım kitap fuarından almıştım artan feci kitap fiyatlarında cebime boş yere zahmet ettim.
1800’lü yıllara ait hayalet öyküleri. Tam da o dönemi yansıtan öyküler bunlar, basit diyenler olmuş ama bu türün ilk örneklerinin bu dönemde yazıldığını unutmasınlar. Çevirmen de mükemmel bir iş çıkarmış. Bu yazarın bir başka eseri olan Karanlığın Gücü’nü de okumak istiyorum en yakın zamanda.
"Saat on iki, hayaletlerin saatidir değil mi? Tam da o saatte ben çerçeveden, bir kez daha geri dönmemek üzere çıkacağım. Seninle yaşayacak, ölecek, gömüleceğim ve bu da benim sonum olacak, ama önce, yüreğimin köşesi, önce yaşayacağız."
Çocuk edebiyatında önemli eserler veren Edith Nesbit bu kitapta farklı bir yönüyle öyküler kaleme almıştı. Bu seçkide daha çok yetişkinlere yönelik, tekinsiz diyebileceğimiz öyküler vardı. Hemen hemen hepsinde doğaüstü ögeler kullanılmıştı. Yazıldığı döneme hakim olan edebi eserleri düşünürsek böyle bir tarafa yönelmesini cesurca buldum. Ama gene de öyküleri pek yeterli değildi. Nerdeyse her öyküde benzer şeyler vardı. Bu da kitabı çok tekrara düşmüş gibi gösteriyordu. Buna bağlı olarak da bir yerden sonra diğer öykülerde ne olacağını kestirmek de çok zor olmuyordu. O dönemdeki efsanelerden yararlandığı da belliydi. Bu bir kusur değil elbet ama gene de yeteri kadar da soslandırmamıştı bu içeriği. Haliyle bazı öyküler yer yer fazla basit kalmıştı. Sonuç olarak pek tavsiye edemem ama gene de meraklısı için ilginç bir bakış açısı sunabilir.
Kara Çınar Serisi'ne tebriklerle başlayalım: "Karanlığın Gücü"nün (Laputa) olamadığı ne varsa bu kitap o; oradaki tek iyi hikayenin buradaki en zayıf halka olduğunu söylesem herhalde övgümün derecesi anlaşılır. Hayalet hikayesi yazmak kolaydır ama okuru "artık" şaşırtacak, sürükleyecek, biriktirdiği lezzeti son lokmada tarumar etmeyip tadını damakta bırakacak öyküler yazmak kolay değil, onları bir araya topladığınız antolojinin toplu bir harmoni tutturması da öyle.
Çocuk kitaplarıyla tanıdığımız İngiliz yazar Nesbit bu derlemede korkutmaktan ziyade duyguları harekete geçirmeyi tercih etmiş, çok da iyi yapmış: Sevdiğini kaybeden adamların "artık" ölümsüz olana duydukları aşk ("Somewhere in Time"), yüz yılda bir canlanan Golemvari (Nils Holgersson serisinin bir bölümüne de konuk olmuş) menfur yaratıklar, Agatha Christie bilmecelerini andırır cinayetler... Ölüm ve aşk doğaüstü ile birleşince zaten ortaya ebediyete emanet söylenceler çıkıyor ve biz bunlara folklor diyoruz. Korku folklorune bu kitapla sunduğu katkıyla kendine münhasır bir yer edinen Nesbit'i kütüphanenize davet etmemek gaddarlığına düşmemeniz üzere, hikayelerin adlarını da paylaşıyorum:
Abanoz Çerçeve
John Charrington'un Düğünü
Abraham Amcanın Aşk Macerası
Yarı Müstakil Evin Esrarı
Ölülerden
Mermerden Oyma Adam
Ölüler Ayini