Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı

Abdulvahap Kara

En Beğenilen Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı Gönderileri

En Beğenilen Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı kitaplarını, en beğenilen Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı yazarlarını, en beğenilen Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Stalin'in zulmünden bezen halk da Almanların saldırısını sevinçle karşılamıştı. Ağustos ayında Ukrayna, Beyaz Rusya ve Baltık ülkelerinin halkları işgalci Alman askerlerini sevinç alameti olarak ellerinde tuz ve ekmekle karşıladılar.
Sayfa 28 - Ufuk Ötesi Yayınları, 2. Baskı "Dipnot"Kitabı okudu
Başka bir dil bilmenin nerede işe yarayacağı belli olmaz
Kamplarında Almanca bilmek bir esir için büyük bir talihti. Hatta bu hayatta kalmanın şartlarından biriydi. Bir esir Almancayı yarım yamalak bilse bile, kampta kendisine iş veriliyor ve bir iki lokma fazla yemek yeme şansına sahip oluyordu. Ertürk, hatıralarında Mariupul kampında 200 bin esirden hayatta kalan iki binin arasında olmasını, fakültede iki yıl boyunca aldığı Almanca derslerinden öğrendiği yarım yamalak Almancasına borçlu olduğunu ifade etmektedir.
Sayfa 49 - Ufuk Ötesi Yayınları, 2. Baskı "Dipnot"Kitabı okudu
Reklam
... Dağcı da cesetleri taşıma ve çukura atma işlerinde çalıştırıldı. İlk seferinden dönüşteki duygularını, Korkunç Yıllar romanında şöyle dile getirmektedir: "Ölüleri çukura odun devirir gibi devirip geri hastaneye dönüyoruz. Kimse konuşmuyor. Gök renksiz, alçak... Yerle gök aynı yası tutar gibi. Dünya sessiz ve sağırdı. Hayat kiminle beraber gidiyor? Ölülerle mi, yoksa ölüleri çukurlara taşıyanlarla mı?" Bu olaylarla ilgili olarak Biz Beraber Geçtik Bu Yolu romanında da şunları yazmaktadır: "Hiç kimseden ses çıkmadı. Hiç kimse hiç kimseye bakmadı. Hiç kimse hiç kimseye bir sözcük söylemedi. Akıllar donmuştu. Donmamışlarsa da kimin ne düşündüğünü öteki bilmiyordu."
Sayfa 45 - Ufuk Ötesi Yayınları, 2. Baskı "Esaret ve Nazi Kampları"Kitabı okudu
Mustafa Çokay
Çokay, lejyon kurulmadan önce, 27.12.1941 tarihinde vefat etti. Vefatından önce, esir kamplarını gezmiş ve esirlerin moralini, ümidini yükseltici sözler söylemişti. Bu yüzden lejyonda askerler arasında adı efsane gibi yaşamıştı. Dağcı, Çokay'ı görmemiş olsa da, lejyondaki esirlerden onun hakkında birçok şey duymuş olmalıdır. Çokay, Sovyetler Birliği'nden Türkistan'ın bağımsızlığını ve Türkistan halklarının birliğini savunan bir fikir ve devlet adamıdır. Naziler, ona esir kamplarını gezdirerek, Türkistan Lejyonunun başkanlığını teklif ettiler. Nazilerin Türkistan'a bağımsızlık vereceğine inanmayan Çokay, teklifi reddetti. Çenstahov kampından Paris'teki evine dönüş yolunda Berlin'de hastalanarak öldü. Ölümünde, teklifi kabul etmediği için Naziler tarafından zehirletildiği yönünde şüpheler vardır.
Sayfa 60 - Ufuk Ötesi Yayınları, 2. Baskı "Dipnot"Kitabı okudu
Taşkent Hukuk Enstitüsü Müdürü Hüseyin İkram, 1939 sonbaharında iyi yetişmiş öğretmen arkadaşlarıyla askere alındıklarını söylemektedir. Ertürk, 1939 yılından itibaren toplu hâlde askere alınmaya başlayan Türk gençlerinin sayısı 1940'ta iki milyonu buldu demektedir. Oysa, 1939'dan önce Sovyet ordusundaki Türklerin sayısı on bini geçmemekteydi. Ertürk, ayrıca Türk asıllı askerler hakkında Stalin'in gizli bir talimatı olduğunu söylemektedir. Buna göre, savaş olduğu zaman cepheye önce Türk asıllı olanlar sürülecektir.
Sayfa 12 - Ufuk Ötesi Yayınları, 2. Baskı "Dipnot"Kitabı okudu
144 syf.
·
Puan vermedi
Cengiz Dağcı’nın eserleri II.Dünya Savaşındaki Türk askerlerinin iç dünyalarını günümüze ulaştıran yegane kaynak durumundadır. (…) Onun romanlarında anlatılanlar kuru tarihi bilgiler değil o dönemi yaşayanların duygularıdır. (…) Cengiz Dağcı sadece yazdıklarıyla değil yaşadıklarıyla da Türk edebiyat tarihinin en kayda değer isimlerinden birisidir. Belki de onun yazdıkları olmasaydı biz II. Dünya Savaşında cephede ölen bir milyona yakın Türk asıllı askerden habersiz olacaktık. Abdulvahap Kara’nın bu çalışması Cengiz Dağcı’nın yaşadıklarını merkez alarak savaş yıllarındaki Türkistan Lejyonları, esir kampları, cepheler, mültecilik gibi durumları gözler önüne seriyor. Yakın Türk tarihinin gizli kalmış; pek bilinmeyen yönlerini ortaya koyuyor. Roman tadındaki bu sürükleyici eseri şiddetle tavsiye ederim.
Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı
Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz DağcıAbdulvahap Kara · Ufuk Ötesi Yayınları · 200617 okunma
Reklam
Ölmüş kahramanların heykellerini ölüler değil, yaşayanlar yükseltirler.
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazar, ana hatlarıyla savaşın seyri içerisinde hangi yıl ve aylarda hangi cephede olduğunu, bir asker olarak Dağcı’nın neler gördüğünü, Rus ve Alman baskısı arasında kalan milyonların yaşadıklarını, Türkistan Lejyoneri olarak Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaşmak zorunda kalan, başka seçeneği olmayan on binlerin yaşadığı sendromu, hem düşmana hem de vatandaşı olduğu ülkeye esir düşmenin nasıl bir psikoloji olduğunu, esaretten sonra da Stalin mezbahanesine düşmemek için çırpınanların hikâyesini anlatır kitabında.
Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz Dağcı
Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar : Cengiz DağcıAbdulvahap Kara · Ufuk Ötesi Yayınları · 200617 okunma
Türkiye'ye karşı bir hayranlıkla büyümüştü. Onu uzak bir vatan olarak algılamıştı. Her Türk neslinden insanın oraya rahatça girip çıkabileceğini sanıyordu. Davetiye için Kırımlı olması, Türk olmasının yeterli olduğunu zannediyordu. Yanılmıştı.
Sayfa 114Kitabı okudu
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.