Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gazzâlî Düşüncesinde İnsanın Kemâli

Ümmügül Betül Kanburoğlu Ergün

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kişi, ölüm gerçekleşmeden önce, bedeninin onun kemâline olan iştiyakını unutturmasına izin vermeyerek, kemâlini elde etmeye çalışmalıdır. Aksi takdirde nefsin kemâli elde etmesi için bir alet olan beden, gereğince kullanılmamış ve onunla kötü sıfatlar kazanılmış olur. Ölüm vâki olup beden yok olduğunda ise, kişinin o bedenle nefsinde edindiği kötü sıfatlar kişide kalır ve bu da onun azap çekmesine sebep olur.64
Ahlâkı güzelleştirmenin yollarını anlatırken fıtrat hadisini kaydeden Ġazzâlî, hadiste geçen, fıtrat üzere doğan çocuğun sonradan Hıristiyan, Yahudi ya da Mecusi olmasıyla kastedilenin, “reziletlerin, öğretim [taʿlîm] ve alışkanlıklar yoluyla sonradan kazanılması” olduğunu söyler. Beden başlangıçta tam yaratılmayıp, sonradan büyüme ve gıda ile beslenme yoluyla tamamlanması gibi; nefs de başlangıçta eksik yaratılmış olup, tezkiye, ahlâkın güzelleşmesi ve ilimle gıdalanmak suretiyle yetkinleşir [tekmilu].212
Reklam
Ġazzâlî’ye göre ibadetlerin amacının bir yönü de kişinin ahlâkını değiştirmekle ilişkilidir. Bu fikir, ibadetlerin ahlâka nasıl etki ettiğini anlama açısından da kayda değerdir. Kitâbu’n-niyet ve’l-iḫlâṣ’ta belirtildiğine göre ibadetlerle [eṭ-ṭâ’ât] amaçlanan, azaları değil, kalpleri değiştirmek [teğayyîru el-ḳulûb] ve onun sıfatlarını dönüştürmektir [tebdîlu ṣıfâtihâ]. Secde etmekteki gâye, yüz ile yeri biraraya getirmek değil; kulun kalbindeki tevazu sıfatını kuvvetlendirmektir.
Ġazzâlî güzel ahlâkı elde etmenin riyâzetle mümkün olduğunu söyler; riyâzeti de, kişinin tabiatı haline gelinceye kadar kendisini güzel fiillere zorlaması olarak açıklar. Bu noktada kişinin bedeniyle yaptığı fiillerin ruhuna sirayet edip tabiatı haline gelmesinin nasıl mümkün olduğu sorusu akla gelmektedir. Ġazzâlî bu soruyu nefs ile beden arasındaki harikulade [ʿacîb] ilişki olarak cevaplar: Kalp [el-ḳalb] ile azalar [elcevâriḥ] arasında harikulade bir ilişki vardır. -O burada kalp ile nefsi kastettiğini kaydeder.- Kalpte ortaya çıkan her sıfat, etkisini azalar üzerinde gösterir. Azalarla gerçekleşen her fiilin etkisi de kalbe yükselir. Bu ilişki böyle karşılıklı devam eder.217 Dolayısıyla kalpteki sıfatlar bedeni, bedenin eylemleri de kalbi etkiler.
Ġazzâlî Kitâbu’t-tevbe’de kişinin içinde bulunduğu duruma göre ona hitap etmenin önemine vurgu yapan şu veciz ifadeyi kaydeder: “Soru soranın durumuna göre konuşmak, konuşanın kendi durumuna göre konuşmasından evlâdır.”163
Dünyadan hoşlanmayan kimse, dünyaya hevesli kimse gibi yine dünyayla meşguldür ve bu meşguliyet, Allah ile kul arasında bir perdedir. Ġazzâlî bu durumu, âşık ile mâşuk arasına giren rakîb örneği üzerinden anlatır: Hakiki âşık, kızmak için bile gözünü mâşuktan ayırıp rakîb ile alakadar olmaz. Eğer olursa, bu, kalbini bütünüyle mâşukuna bağlamadığına işaret eder. Çünkü hakikî aşık, mâşukuyla ilgilenmekten rakîbin farkına bile varmaz. Dolasıyla kemâl, kalbin sevilenden başkasına ne severek ne de öfke duyarak iltifat etmemesidir.39 O kadar ki Ġazzâlî, gerçek kemâli şöyle anlar: “Gerçek kemâl [kemâlu fî ḥaḳḳ], su ve servetin senin nazarında eşdeğer olmasıdır.”40
Reklam
"Ahiret yoluna faydası olmayan önemsiz ilimlerle uğraşmışım."
Sayfa 41 - İlem yayınları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.