susuyorum kardeşlerim
ta ki susuzluğuma çareler bulana dek
dilimi bir keşkeye bağlayıp
‘hayırlısı'larda kalıyorum
susuyorum kardeşlerim
size haberler verene dek
suskunluğumda merhem arıyorum
bulana dek
bekleyemedin,
oysa ölürüm demiştin.
ölümü bekleyemedin,
beklemeliydin oysa
yoldaydım,
ölümü köşeye çekmiş,
hizaya getiriyordum
ve sana açmıştım kollarımı
ama sen ölemedin.
yıllar geçmişti aradan
ben hüzünlü bir şehirdeydim
yağmur yağıyordu
ben ıslanmıyordum
yağmur, ilaç değildi artık ruhuma
dokunuşları acıtıyordu canımı
bir rüzgar esmeliydi artık yağmurla karışan
kökten sökülmeliydi ağaçlar
yıllar pişmandı şimdi
görünce fırtınalı günleri
hazindi eski hatıralar
zaman özür diliyordu
ben inanmıyordum
en nihayet
yıllar sonra bulmuştum keyfi
kendi elleriyle gelmişti sanki
beklediğine değdi diyordu
artık ben istemiyordum
hadi yıllar
günah çıkartın dizlerimin dibinde
belki gururum başını diker de yeniden
ya gidenler gelir mi maziden
bekleyemedin,
oysa ölürüm demiştin.
ölümü bekleyemedin,
beklemeliydin oysa
yoldaydım,
ölümü köşeye çekmiş,
hizaya getiriyordum
ve sana açmıştım kollarımı
ama sen ölemedin.
bir ağaç ve yaprakları taşıyan dal;
insan yüreği gibi,
ağır gelmez onca yaprak o dala,
daha fazlasını da taşıyamaz.
taşırsa ya eğilir ya kırılır,
kırıl ama eğilme!
Şu deli gönül, ne zaman dinecek ey Yunus gönüllüm
Hak mıdır gönlüne çektirdiğin bu zulüm
Depreşme artık hayat ile, kabul et yenildin
Bu gönle sen ne de çok çile çektirdin