Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar
Dinleyin bendeki kırgın ikindiyi,
Hepiniz kulak verin.
Güneşin
Koskoca beldeye suskunluk yaygısını serdiği
Yazlar yok
Yok artık altında suskun yolları saklı tutan
Karla örtülmüş kırların kışı
Gitti giden, yerine gelmedi başka biri
konuşmasını herkes bilir.
lafa gelince herkes Yusuf.
herkes iffet abidesi.
Yusuf gibi yürekli misin sen?
ondan haber ver?
sessizlik hakim.
ses yok.
çıt...
...
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
İçimdeki azgın devi rüzgârlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
İçimdeki azgın devi rüzgârlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin
“Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.
Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama