Bu öykü hükümdarlar ve serseriler, asiller ve köylüler, avcılar ve çiftçiler, ihtiyarlar ve gençler tarafından anlatılır. Bu öykü dünyanın her köşesinden gelir ama nerede anlatılırsa anlatılsın, her zaman aynı öyküdür.
Geceleri at sırtında, ormanlarda, ovalarda ve kıyılar boyunca dolaşan bir delikanlı. Karanlıkta etrafta süzülen lavta sesi.
Adam güneşe dedi ki, "Ne kadar isterdim, ışığın hayatımın her gününe vursun!” Güneş de adama dedi ki, “Lâkin yalnızca yağmur ve gece hatırlatır sana benim ışığımı.”
"Asla var olmamamız gerekiyordu, Adelina," dedi. "Ve bir daha da var olmayacağız. Ama tüm dünyayı beraberimizde götüremeyiz." Bakışlarımla buluştu. "Bize her ne kadar yanlışlar yapmış olsa da. "
Ve sen kız kardeşini bir kenara ittin. Bir zamanlar âşık olduğun adamı öldürdün. Sen bomboş bir fıçı gibisin. Hiçbir şeysin. Tanrılar sana, seni öldüren bir güç verdiler.
Adam güneşe dedi ki, "Ne kadar isterdim, ışığın hayatımın her gününe vursun!"
Güneş de adama dedi ki, "Lakin yalnızca yağmur ve gece hatırlatır sana benim ışığımı."
Saat on ikiyi vurduğunda nereye gideceksin? Kendinle yüzleşince ne yapacaksın? Ne yaptığını bilerek nasıl yaşayacaksın? Ruhun çoktan göçüp gitmişse, nasıl öleceksin?