..
Düşer gibi oldum. Dizlerimin dermanı kesildi. Ayakta güçlükle durabiliyordum. Lavobaya abanarak bir miktar vakit geçirdim ve tefekküre daldım. Kader sırrı ve merhamet-i ilahiyeye müteveccih bir hayli tefekkürden sonra âni bir surette silkinip bağırdım:
-Ne ağlıyorsunuz? Allah'ın nimetleri O'nun size borcu mudur? Bunlardan biri üzerinizden eksildi diye feryada ne hakkınız var! Şimdi birinizin dişi ağrısa, kulağı ağrısa, gözü ağrısa, demez misiniz ki; keşke şu ağrı dinse de şurada bir gün yerine bin gün yatsam!...
«- Burası Milliyet Gazetesi!.. Buyrun!..»
Dedim ki:
«-Ben Kadir Mısıroğlu, sizin Üniversite muhâbirinizle görüşmek istiyordum!..»
Muhavere şöyle devam etti:
«- O şu anda burada yok. Ne yapacaktınız kendisini?!»
«- Bir şey söyleyecektim O'na.»
«- Ben karikatürist Turhan... Bana da söyliyebilirsiniz.»
«- Öyle mi?»
«- Evet, evet!..»
«- Ben dünkü hadiselerde canımın sıkıntısından «Hasbunallahû veniğmel vekil!..» demiştim. Sizin üniversite muhabiriniz bu sözü «arabca küfür» zannetmiş. Bendeniz arapça küfretmesini bilmem ama türkçe küfretmesini çok iyi iyi bilirim. Sizin topunuzun anasını avradını...»