Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

2100 Yılına Kadar Bilim İnsanlığın Kaderini ve Günlük Yaşamımızı Nasıl Etkileyecek

Geleceğin Fiziği

Michio Kaku

Geleceğin Fiziği Gönderileri

Geleceğin Fiziği kitaplarını, Geleceğin Fiziği sözleri ve alıntılarını, Geleceğin Fiziği yazarlarını, Geleceğin Fiziği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
454 syf.
·
Puan vermedi
Michio Kaku kitabında; bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, gelecekteki hayatlarda meydana gelebilecek değişikliklerin insanları nasıl etkilediğine dair öngörüleri ve beklentilerini anlatılmaya çalışmıştır. Kitap normalde 9 bölüm ve yazar her bölümü de 3 ana başlık altında inceliyor. 3 ANA BAŞLIK Yakın Gelecek Yüzyılın Ortası Uzak Gelecek Kitapta anlatılanlar halihazırda günümüzde gerçekleşmeye başlamış öngörülerden oluşuyor. İnsanı, kitabın yazılışı aşamasında öngörülen teknolojilerin olması ya da olmaya başlaması, ileriye dönük ihtimallerin olma olasılığının çok yüksek olduğuna dair düşüncelere sevkederken daha nasıl bir teknoloji olabilir diye hayale de götürüyor. Birçok alandaki değişim bilimsel gerçekliklerle ortaya konulmuş. İnsanın simyadan beri ölümsüzlüğü bulma çabasını bu kitapta da görmekteyiz. Yapay zeka, süper zeki bilgisayarlar, nanoteknoloji, tıp bilimi... gibi alanlarda teknolojinin geldiği son nokta ve olabilecekler geniş geniş anlatılmıştır. Bazen bu gelişmeler bende tedirginliğe yol açsa da geleceğe dair bir umut ve heyecan uyandırdı. Merak ve keyifle okuduğum bir kitap oldu. Bilim kitaplarına, teknolojik gelişmelerdeki yenilikleri takip eden okurlara önerebileceğim bir kitap. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Geleceğin Fiziği
Geleceğin FiziğiMichio Kaku · Odtü Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. · 2016705 okunma
Princeton'ın en parlak zihinleri artık fizik ve matematikteki zor problemlerle mücadele etmiyorlar, yatırım bankacılığı gibi kariyerlerin içine çekiliyorlardı. Yine, bunun, bir toplumun liderlerinin artık toplumlarını büyük yapan buluşları ve teknolojileri destekleyemediklerinde oluşan, bir gerilemenin işareti olabileceğini düşünmüştü. Bu bizim gelecekteki sorunumuzdur.
Reklam
Batı'da "Ağlamayan çocuğa meme vermezler." diye bir deyim vardır. Fakat Doğu'da da "Meyve veren ağaç taşlanır." derler. Bu iki ifade taban tabana birbirine zıttır ama Batı ve Doğu düşüncelerinin bazı temel özelliklerini içlerinde barındırırlar.
Bazı ülkeler beceriksiz liderler tarafından yönetiliyor, kültürel ve etnik olarak parçalanıyor, yönetim bozukluğu yaşıyor ve dünyadaki diğer ülkelerin istediği ürünleri ortaya koyamıyorlar. Eğitime yatırım yapmak yerine, kendi insanlarını korkutmak ve ayrıcalıklarını korumak için büyük ordular ve silahlara yatırım yapıyorlar. Kendi ülkelerinin sanayileşmesini hızlandırmak için altyapıya yatırım yapmıyorlar; yolsuzluğa batmış bir biçimde, kendilerini iktidarda tutmaya çalışıyorlar; iktidarları kişilerin bireysel üstünlüğüne ve liyakate değil, siyasal yozlaşmanın egemen olduğu bir düzene dayanıyor.
Emtia kapitalizminden entelektüel kapitalizme değişim
Savaş sonrası dönemdeki Japonya' dan alınan dersi düşünün. Japonya'nın hiçbir büyük doğal kaynağı yoktur, ama ekonomisi dünyanın en büyükleri arasındadır. Japonya'nın bugünkü zenginliği, kendi halkının çalışkanlığının ve birliğinin bir kanıtıdır, ayakları altındaki zenginliğin değil. Ne yazık ki, birçok ülke bu temel gerçeği kavrayamıyor ve gelecek için vatandaşlarını hazırlamıyor, bunun yerine, daha çok elindeki ticari mallara güveniyor. Bu, doğal kaynaklar bakımından zengin olan ve bu ilkeyi anlamayan ülkelerin gelecekte yoksulluğa sürüklenebileceği anlamına geliyor.
Bir sandalyeye oturduğumuz zaman, ona dokunduğumuzu düşünürüz. Aslına bakılırsa sandalyenin üzerinde havada dururuz, sandalyenin elektrik ve kuantum kuvvetleri tarafından yukarı doğru itilir, sandalyenin bir nanometre üzerinde havada asılı kalırız.
Reklam
Robotlarla, insan vücudunu değiştirmeden, birleşebilmenin bir yolu, taşıyıcılar ya da avatarlar yaratmaktır. Bruce Willis'in başrolünü oynadığı Suretler adlı filmde, bilim insanları 2017 yılında insanların robotları kontrol edebilmeleri için bir yol keşfederler: İnsanlar robotların içindeymiş gibi olacak ve böylece yaşamlarımızı mükemmel vücutlar içinde yaşayabileceğiz. Robot her emre yanıt verir ve robotun gördüğü ve hissettiği her şeyi içerdeki kişi de görür ve hisseder. Bizim ölümlü bedenlerimiz çürüyüp bozulduğu halde, bizler süperinsan güçleri olan ve mükemmelen şekillendirilmiş robot taşıyıcımızın hareketlerini kontrol edebiliriz. Film gittikçe karışır; çünkü insanlar hayatlarını güzel, yakışıklı ve süpergüçlü robotlar olarak yaşamayı tercih ederler, uygun bir şekilde saklanıldığı yerlerde çürümekte olan vücutlarını terkederler. Tüm insan ırkı gerçekle yüzleşmektense aslında, kendi isteğiyle robotlaşır.
Bazı bilimkurgu yazarlarının söyledikleri gibi, birgün robotlar bizden daha akıllı olabilirler, ama hiç ağlayamayacaklar.
Bir doktorun muayenehanesine gitmek fikri tamamen değişecek. Sıradan bir sağlık kontrolü için konuştuğunuz "doktor" büyük olasılıkla, duvar ekranınızdan belirecek, tüm yaygın hastalıkları %95 oranında doğru teşhis edebilecek bir robot yazılım programı olacaktır. "Doktorunuz" bir kişiye benzeyebilir, ama aslında o, bazı basit soruları sormak üzere programlanmış, canlandırma bir görüntti olacak. "Doktorunuz" ayrıca sizin noksansız bir gen kaydımza sahip olacak ve size, tüm genetik risk faktörlerinizi dikkate alan tıbbi bir tedavi süreci önerecek
Bilimin ve yeniliklerin küçümsenmesi patent ofisine bile sirayet etmişti. 1899' da, Amerika Birleşik Devletleri Patent Ofisi müdürü Charles H. Duell, "İcat edilebilecek her şey icat edilmiş bulunuyor." demişti.
Reklam
Bu kitap, bir Hollywood senaryo yazarının uçlardaki hayalgücünün bir ürünü, bir bilimkurgu çalışması değildir; aksine, bu kitap, dünyanın çeşitli yerlerindeki büyük laboratuvarlarda halen yürütülmekte ya da üretilmekte olan güvenilir bilimi temel alır.
Büyük romancı Jules Verne 1863'te, belki de kendisinin en iddialı projesine girişti. Gelecekten haber veren, içinde o olağanüstü yeteneklerinin tüm kudretini, yaklaşan yüzyılı tahmin etmek için kullandığı, Yirminci Yüzyıl'da Paris adlı bir roman yazdı.
Mahatma Gandhi bir zamanlar şöyle yazmıştı: Şiddetin Kökeni: Çalışmadan zenginlik, Bilinçsiz keyif, Karaktersiz bilgi, Ahlaksız ticaret, İnsansız bilim, Özverisiz ibadet, İlkesiz siyaset.
Asimov'un bir zamanlar dediği gibi, "Şu anda toplumun en keder verici tarafı, bilimin bilgiyi, toplumun bilgelik kazanmasından daha hızlı devşiriyor olmasıdır."
Einstein'ın bir zamanlar dediği gibi, "Bilim yalnızca ne olduğunu belirleyebilir, ne olacağını değil ve bilimin alanı dışında, değer yargıları kaçınılmazdır."
1.181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.