Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim kitaplarını, Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim sözleri ve alıntılarını, Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim yazarlarını, Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Faizdeki gerçek kötülük, bir kişi ya da kuruluşun parasını ticaret, endüstri veya tarım için borç şeklinde vermesi ve ilk elden kendisi için belirli bir kâr payı istemesidir. Yani belirli bir süre devam eden işin kâr sağlaması ya da zararla sonuçlanması veya kâr varsa ne kadar olduğu sermaye sahibini ilgilendirmez.
Bugün Kapitalist sistemde son söz bankerindir. O ve devlet, bütün sosyal değerleri faiz oranlarına göre değerlendirir ve bu merkez etrafında mütalaa ederler. Sermayenin hangi işlere harcanacağına karar verenler onlardır. Bu kararı verirken de onu etkileyen faktör toplumun ihtiyaçları değil, fakat kârın faiz oranına eşit ya da daha yüksek olması gerektiğidir. Bu ölçüye göre, eğer şarap tedarik etmekle, su temin etmekten daha fazla kazanılacaksa, o, tereddüt etmeksizin susayan kitleleri bir kenara bırakıp, onun yerine ayyaşlara şarap temin etmeye çalışacaktır.
Sermaye ve iş gücü, lükse, şehvet ve zamparalık oyunlarına ve midesi şişkinlerin eğlencesine harcanırken toplumun son derece önemli olan ihtiyaçlarının ihmal edilmesi de acaip bir halde devam edip gider. Sermaye sahipleri, endüstri ve ticaret kralları gizli veya açık, uluslararası gerginlik, rekabet ve savaşa yol açan bencil entrikalarına devam ederler.
Komünizm, batı medeniyetinden ayrı düşünülemez. Kökenleri aynıdır. Çünkü o, Avrupa'dan gelişmiş ve problemlerini kendine has metoduyla çözümlemek için , kiliseye karşı çıkan Batı Medeniyetinin ayrılan bir parçasıdır.
Kulağı delik zenci bir köle bile olsa, içinde soyluların bulunduğu topluma imam olabilir. Buna karşılık, aileleri yüzyıllardır müslüman olup da kendileri İslam'ın ilkelerini bir kenara bırakmış olanlar; İslam nezdinde hiçbir önem taşımazlar.
'İyi'ler, selametlerinden endişeli bir şekilde sofice yalvarışlarla meşgulken, dünyayı 'kötü'ler yönetir ve bu ' kötü'ler baskı ve zulümlerini kolayca yaygınlaştırırlar.
Anlama kabiliyeti, zeka seviyesi düşük beyinler, çoktanrıcıların tanrılarını bıraktılar ve onların yerine, bizzat ömürleri "insana tapmayı" yok etmek ve yalnızca Allah'a (c. c.) kulluğu yaymakla geçmiş olan bu insanları tanrı edindiler.
Geçmişte de dünya zulme şahit olmuştu. Fakat o zamanlar bu, zulüm olarak adlandırılırdı. Şimdi ise zulüm, güçlünün hakkı olan geçerli bir felsefe oldu.
Benim için İslami hareket hayatımın gerçek gayesidir. Hayatım bu gayeye adanmıştır. Ölümüm de bu gayenin peşinde koşmakla olacaktır. Başkalarının bu yolda olup olmaması da önemli değildir. Şartlar ne olursa olsun bu benim ödevimdir ve O'nun uğruna hayatımı feda edeceğim. Tek bir fert bile kendini koymasa, bu yolda yalnız kalsam da bu yolda yalnız yürüyeceğim. Eğer bütün dünya bana muhalefet etmekte birleşse, onlarla tek başıma yılmadan mücadele edeceğim.
bi insanın diğerine yapabileceği en büyük yardım, onun doğru yoldan ayrıldığını gördüğü anda, onu uyarmak ve kendi nefsini savunmaya giriştiği zamanda onu durdurmaktır. bununla birlikte, bu uyarı görevini yerine getirirken fazla tenkit edici veya hata bulucu bir tavırla değil de, arkadaşça ve gayet samimi bir şekilde davranmalıdır. uyardığımız kişi bizim tutumumuzdan, onun bu hareketinden gerçekten rahatsız ve mutsuz olduğumuzu ve daha iyi bir insan olmasını arzuladığımızı hissetmelidir. yoksa bir üstünlük kompleksine kapıldığımız ve bunu göstermek için onun hatasını ortaya koymamaya çalıştığımızı düşünmesine neden olmamalıyız.
umumiyetle din alimlerinin en mühim meşguliyeti ufak tefek meselelerin müzakere ve münakaşasıydı. büyük meseleler müslümanların gözünden kaçırılırken, küçük meseleler büyük problemler haline getirildi.