Gelin İman Edelim kitaplarını, Gelin İman Edelim sözleri ve alıntılarını, Gelin İman Edelim yazarlarını, Gelin İman Edelim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Hiç şüphesiz, Müminin günahlarına bakışı, dağın altında duran dağın başına düşmesinden korkan kişiye benzer. Fâcir kişi ise günahları, burnunun üzerinden geçen sinek gibi basit görür.”
(Buhari/Müslim)
Biz şimdi maddi değerlerin yükseldiği bir zamanda yaşıyoruz. Bunun etkileri de yaşadığımız toplumda kendini göstermektedir. insanlar bencilleşti ve dünyalıklar için herkes birbiri ile yarışıyor. Bize düşen, kalplerimizde ve etrafımızdakilerin kalplerinde imanı artırmak için çalışmak olmalıdır. Bu çalışmamızda sürekli ve ısrarlı olmalıyız ki, ümmetin değer yargıları değişmeli ve sahabe neslinde olduıu gibi bizde de olumlu anlamda değişimler olmalıdır.
Allah’ın izniyle bu değişimi sağlayacak en önemli unsur; Kalplerde imanın arttırılması gerektiği bilincinin oluşturulmasıdır.
İmanın artırılmasının gerektiği düşüncesi güçlendikçe, bu konudaki rağbet arttıkça, bunun gerçekleşmesi için de çaba artar.
Ebu Bekir (radiyallahu anh) halife olunca Ömer Bin Hattab (radiyallahu anh)'i Medine'ye kadı tayin etti. Ömer (radiyallahu anh)'e bir sene boyunca tek bir dava bile gelmedi ve hiç celse açmadı. Bunun üzerine Ebu Bekir (radiyallahu anh)'den kendisini bu görevden almasını talep etti. Ebu Bekir (radiyallahu anh), Ömer (radiyallahu anh)'in bu talebi üzerine; "Ey Ömer! Görevin zorluğundan dolayı mı bırakmak istiyorsun?" diye sordu. Ömer (radiyallahu anh): Hayır, Ey Rasûlullah'ın halifesi! Müslüman toplumda bana ihtiyaç yok ki! Onlardan her biri hakkının ne olduğunu bilir, bunun için daha fazlasını istemez. Yapması gerekenleri de bildiği için gôrevleri konusunda kusurlu davranmaz. Onlardan her birisi, kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de ister. Aralarında biri gözükmediğinde arayıp, ona ne olduğuna bakarlar, hastalandıklarında ziyaret ederler. Bir ihtiyacı olursa yardım ederler, yardıma ihtiyacı olsa yardımına koşarlar, başına bir musibet gelecek olsa destek olurlar. Dinleri nasihattir, ahlâkları emri bil mataf nehyi anil münkerdir. Böyle insanlar hangi hususta davalık olsunlar ki? Cevabını verdi. Hiç şüphesiz Ömer (radiyallahu anh) tam bir sene iş yapmaksızın kadılık görevinde bulundu. Kalplerine iman yerleşmiş olan hayırlı Medine halkının kadıya ihtiyacı olmadığına kanaat getirdikten sonra artık bu görevde kalmak istemiyordu.
Salât ve selâm, Âlemlere rahmet olarak gönderilen, efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in üzerine, âline, ashabına ve kıyamet gününe kadar Onun hidayetine tabi olup, metodu üzere yürüyenlerin üzerine olsun.
Bizden birimiz, kendisine Rabbi ile arasının nasıl olduğu- nu ve bu ilişkisinin hangi mertebede olduğunu soracak olsa?
Bu soruyu samimi olarak kendimize sorduğumuzda, Rabbimiz ile olan bu ilişkimizin birinci derecede olmadığı- nı görmüş olmanın şokunu yaşarız! Bu sonuca varmamızın sebebi de, bu ilişkide şahit olduğumuz göstergelerdir. O'na kavuşmaya çok istekli değiliz. Onunla konuşmayı çok da istemiyoruz. O'na yaklaşmaktan dolayı yaşadığımız bir mutlu- luk yok. Onunla yalnız kaldığımızdan dolayı bir sevinç duymu yoruz. O'nu zikretmiyor ve anmıyoruz. Bütün bunların hepsi imanımızın zayıflığından ve O'na olan güvenimizin ve kaderine olan inancimizin zayifligindan kaynaklanmaktadır.
Hadisi Şerifte şöyle buyrulmaktadır;
"Müminin şu haline hayret doğrusu! Başına gelen bütün olaylar onun için hayırdır. Bu durum sadece mümin için geçerlidir. Başına iyi bir şey gelecek olsa şükreder, bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı gelecek olsa sabreder ve bu durum da onun için hayır olur."
Müslim,4/2295
"Kim Allah'ı öfkelendirerek insanları razı ederse, Allah o kişiyi insanlarla baş başa bırakır. Her kim de, insanları öfkelendirme pahasına Allah'ı razı ederse, Allah o kişi için insanların eziyetlerini üstlenir."
Tirmizi4/609
Elbani,Cami r:6010
"Üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar!"
Hadid,16
Rasûlullah sav şöyle buyurmuştur:
Hiç şüphesiz elbisenin eskimesi gibi kalpteki iman da eskir! Bunun için imanınızı yenileyiniz.
Hasır örülürken peş peşe ilmikler atıldığı gibi, fitneler de peş peşe kalbe arz edilir. Bu fitneler hangi kalbe nüfuz ederse orada siyah bir nokta oluşur...
"Allah müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir."
Nisa,141
Hiç şüphesiz müminlere yenilgi yaklaşmayacaktır, İslam tarihi boyunca da bu olmamıştır. Ancak iman hakikatinde bir gedik açıldığı zamanlar müstesna, imanda veya amelde bir bozukluk olduğu zaman hariç.
Örneğin Uhud savaşında... O zaman ki gedik, Rasûlullah (sav) in emrine itaat etmemek ve ganimete olan düşkünlüktü. Huneyn savaşındaki gedik, sayıca cokluklarına güvenerek, kibre kapılıp kendilerini büyük görmek ve bunun neticesinde gerçek dayanaklarını unutmaktı. Mü'minlerin tarihi boyunca ilahi yardımın kesilmesine sebep olacak hataları yapmaya devam ettiğimiz sürece bizim akıbetimiz de aynısı olacaktır. Bunu bilelim veya bilmeyelim sonuç aynı olacaktır. Allah'ın vaadi ise her zaman için geçerli olacak gerçek bir vaattir.
Allahu Teala şöyle buyurmaktadır;
"Güzel bir söz, kökü ( yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. ( O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir."
İbrahim,24-25.
İmani yönden kendini geliştirmek ve imanını korumak isteyenler için yazılmış bir kitap, okuyalım ve okutalım belki o zaman kalbimizin, ruhumuzun farkına varıp onları Allah'ın yoluna adayabiliriz..
İnsanın sevdiğinden kitap hediye alması da ayrı bir güzellik