Özet olarak aşk; iradeli, bilinçli ve fiili bir seçim değildir. O herhangi bir zamanda kişinin karşısına çıkan bir anda iradesini ve mantığını susturup, hisleriyle hareket ettiren tarifsiz, izahsız bir tutkudur.
unutkanlık, insan için bir nimettir. Düşünün ki, bir insan, yaşadığı her olayı hiç unutmasa, ilk yaşadığı
gibi canlı ve taze olarak hatırlasa, ne kadar feci ve dayanılmaz bir hayatı sırtlamış olur. Yaşadığı şoklar, dayanılmaz üzüntüleri, karşılaştığı müthiş ihanetler, stres ve bunalım dolu anlar insanı nelere sürüklemez ki... Ama bir parça da unutkanlık olursa, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Geçmiş zamanın elemleri gider, lezzetleri kalır.” Yoksa geçen zamanın elemi, yaşanılan bütün lezzetleri altüst eder. Unutkanlığa bütün bütün zararlı bir gözle bakmamak lâzımdır. Allah’tan musibetleri, kötülükleri ve düşmanlıkları unutturacak kadar unutkanlık; iyilikleri ve görevleri unutmayacak kadar da unutmamayı dilemek lâzımdır.
" İnsanın bilmesi gereken en temel bilim; kendisini bilmesi, Yaratanını tanıması, dünyaya ne için geldiğini anlaması ve yaptıklarının hesabını vereceği bilinci içinde olmasıdır. "