Fakat tüm bunlara rağmen Gılgameş daima üzgündü, kendisini yapayalnız hissediyordu bu ona çok büyük bir acı veriyordu. Çocukların hiçbiri onun gerçek arkadaşı değildi, hiç biriyle bir sır aydınlatmıyor, birşey tartışmıyor ve birşey paylaşmıyordu. Onu görür görmez yollarını değiştiriyorlardı sanki vebanın elçisi korkunç soluğunu ona üflemisti ya da rüzgarların kara kanatlı prensi korkunç cin pazusu onun ensesine oturmuş gibiydi.
Sayfa 41