Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Futbol Arenalarında Bir İsyanın Hikayesi Metin Kurt

Gladyatör

Vecdi Çıracıoğlu

Gladyatör Gönderileri

Gladyatör kitaplarını, Gladyatör sözleri ve alıntılarını, Gladyatör yazarlarını, Gladyatör yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
335 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kula kulluk etmeyen, emekçi Çizgi Metin’in mücadele dolu hikayesi. Günümüz endüstriyel futbolunu düşününce ne kadar uzak geliyor anlattıkları. Futbola ve emeğe ilgisi olan herkese öneririm.
Gladyatör
GladyatörVecdi Çıracıoğlu · İletişim Yayınevi · 201723 okunma
Metin Kurt, bu toprakların insanı. Bu toprakların insanı olduğu için kaçacak bir yeri yok ve aramızda. Dünya görüşü olan "sol" da dimdik duruyor. Futbolla yakından ilgilenenler, çağdaşları içinde futbolu en iyi bilen üç kişiden biri olarak onu gösterebiliyor bu ülkede.
Sayfa 334
Reklam
Televizyonlarda bu konudaki haberleri izlerken aklıma hep, General Franko'nun Bernebau Stadyumu için söylediği, "Bana yüz elli bin kişilik bir uyku tulumu yapın" emrini hatırlarım. Daha sonra Antonio Salazar'ın, "Portekiz'i kırk yıl süreyle 3F'le; Fiesta(şölen), Fadima(örgütlü din), Futbol ile yönettim." açıklaması aklıma gelir ve neşem kaçar.
Sayfa 305
Sporun yönetimini ve denetimini sürekli elinde tutanlar, spor, özellikle de futbol aracılığı ile kitleleri boşaltmakta, gündemi saptırarak sömürünün sorgulanmasını geciktirmektedirler. Açıkçası sporda fanatik taraftar olmak, son çözümlemede patronlardan yana olmaktır.
Sayfa 268
Ben o zamanlar derdimi şöyle dile getirmiştim: Futbolcu işçidir. Futbolcular konumlarına göre işçi işçidirler. Futbolcular işçiyse emeğini satabilirler. Kendisi alınıp satılırsa köledir ve bonservis ücreti azat bedelidir. Bugün kü yasalar, yönetmelikler köle statüsüdür. Bütün bunlar demokratikleşmelidir."
Sayfa 266
Türk futbol tarihinde ilk kez sakat olmasına karşın milli takım kadrosuna çağrılan futbolcuydum. Tarih, 19 Kasım 1973. Benden sonra belki olmuştur. Sakattım ve arkadaşlarıma moral vereyim diye İsviçre maçının kadrosuna alınmıştım. Milli takımımız maçı 2-0 kazanmıştı. Maç İzmir'deydi. Kulübede teknik kadro ve yedek futbolcularla izlemiştim maçı. Maçtan sonra galibiyet primi dağıtıldı. Bu parayı hakkım olmadığı için almayarak, oynayan arkadaşlarıma eşit dağıtılmasını istedim.
Sayfa 202
Reklam
Maçtan önce bir yığın hengame yaşanmıştı. Maçtan sonra medya ne düşündüğümü sordu. Şu açıklamayı aynen yaptım: "İtalya karşılaşması öncesinde kalemlerine mürekkep yerine zehir dolduran akrepler, bu sonuç karşısında hemen şimdi kalemlerini münasip bir yerlerine itina ile sokup saklasınlar."
Sayfa 183
Ben, "Ölsem de Galatasaray'dan başka bir yerde futbol oynamam. Arkadaşlarımı ve kulübümü o kadar çok seviyorum ki, icap ederse sarı-kırmızılı formayı giymek için üzerine para bile verebilirim," demiştim. Turgan Ece de, "Galatasaray'ın Metin diye bir problemi yoktur," diye açıklamalarda bulunmuştu, haklı mücadelemde daha sonraları başına geleceklerden habersiz!
Sayfa 159
Tersine düşündüğüm konu şuydu: Esas benzememiz gereken insanlar, Deniz'ler, Mahir'ler, Ulaş'lar, Cihan' lar, yani '68 kuşağının, gençliğinin mücadele eden ve birbirlerinden kapasite, mücadele gücü olarak ayrılmayan sol görüşlü devrimcileri olmalıydı. Bir yığın insan futbolcu olan bana benzemeye çalışırken, ben aslında onlara, ülkemin bu onurlu insanlarına benzemeye çalışıyordum. Sporseverlere göre kahraman biz futbolculardık, oysa kahraman, gerçek kahraman onlardı.
Sayfa 121
Futbol bir oyun değil, bir meslek, bir Spordur. Spor da bir ahlaktır. Tahsil, terbiye, kabiliyet bir yana, bir insanda ölçü denen nesne olmazsa diğer üç meziyet, "Al da rafa koy!" olur. Galatasaray'ın Metin'i, Fenerbahçe'nin Şeref'i meslek kabiliyetlerinden önce "ölçüleriyle", "ahlaklarıyla" sahalarda tanınmışlardı. Bu iki futbolcu bu meziyetleriyle zirveye ulaştılar ve zirvede kaldılar.
Sayfa 117
Reklam
"Doğru bildiğini söyle, mutlaka kazanırsın..."
Sayfa 99
İsmail ağabeyimin Gündüz Kılıç'tan duyduğu bir sözünü, o zamanlar, hiç aklımdan çıkarmadım. Şiar edinmiştim o sözü: "Futbol topundan başka bir şey seven futbolcu olamaz..."
Sayfa 53
Metin Kurt, boş mukaveleye imza atma 'töresine' baş kaldırmış, bir sözleşmenin tarafı olarak reşit insan muamelesi görmeyi talep etmişti. Emek mücadelesinin aynı zamanda bir haysiyet mücadelesi olduğunu göstermişti bu tavrıyla. 'sadece politik bir şahsiyet değildi ama, gerçek bir futbol yıldızıydı. İngilizlerin tabiriyle kramponlarının altında tebeşir izi olan, klasik çizgi açığı. Hem de gole yakın. En solcu sağ açık.
Sayfa 11
Önsöz
2000 yılının Şubat ayıydı. Soğuk hava kararmış, sulusepken yağan kar, tipiye dönmüştü. İstanbul’un Cihangir’inde, ikinci romanım Cimri Kirpi üzerinde çalışıyordum. Telefon çaldı. Arayan Metin Kurt’tu. İtalya’da oynanacak Roma-Galatasaray, Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonası maçını seyretmek için Şişli’de bir birahaneye davet ediyordu. Maç
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.