Ey Veliler!
Çoluk çocuğunuzu bin türlü fedakârlık yaparak üstüne parademek için
ödeyerek, sırf çocuğum "koleje gidiyor",
çocuğunuzu kimliksiz yakında hiristiyanın sahtesi olmaya hazır
hâle getiren yerli veya yabancı misyoner okullarına sakın
göndermeyin. Bu çocuklar aşağılık duygusunda yetişecekleri
gibi anne babalarının yaptıklarını o çocuklar çekecek, onlara
beddua edecekler. Sorun velilerdedir. Herkes önce kendini
kurtarsın, sonra çoluk çocuğunu kurtarsın ki milletin bekası
sağlansın.
Dil yok olur mu? Işte konuşuyoruz ya, diyebilirsiniz. 1,5
nesilde yabancı dilde eğitim yaparsan dil gider. Yeni nesil ne
edebiyatinı, ne tarihini bilir. Atalarını düşmanının yazdığı
kitaptan öğrenip Osmanlı atasına da ondan önceki atasına da
küfreder håle get irilir. Türkiye'de öyle olmuştur. Millet uyanip
da mânevi vatanı Türkçeye sahip çıkmazsa, okullardaki yabancı
dille eğitime karşı çıkmazsa Türkiye'nin çok az ömrü kalmıştır.
Bağımsız her ülke kendi dilinde eğitimini yapar, dünyada
yabancı dille eğitim gibi bir rezalet yoktur. Ülkenin dili bitti mi,
nsanin da toplumun da gönlü gider. Artık ona toplum veya halk
da denemez. Bos kuru bir kalabalık olur. O kalabalığa "güruh"
diyorum. Türkiye'de millet hizla güruh hâline sokuluyor.
Milli Eğitim'de 40 bin Yeni Misyoner
27 Aralık 1949 tarihinde Inönü zamanında ABD ile Türkiye
Eğitim Komisyonu kurulması için bir anlaşma
imzalandı. Bu anlaşmanın mânâsı eğitim işlerinin dişarıya
teslimi idi. ABD büyükelçisi başkan olacak ve oyu iki oy olarak
sayılacaktı. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı'na 1970'li yıllarda
Türkçe meselesini anlatmak için hep gittiğimde her hükümet
döneminde ister sağ, ister sol hükümet olsun hep aynı yabancı
danışmanları gördüm. Bu danışmanlar çok iyi Türkçe bilirlerdi.
Sağcisi, solcusu, Atatürkçüsü, dindarı, başı örtülüsü, açığı,
bu ülkeyi seven ve çocuklarının geleceğini düşünen herkesin
Türkiye'deki bu "eğitim sömürgesi meselesi" ile hep beraber
ugraşması şarttir.
1953'ten beri hizla artan Türk okullarında Istiklal Marşı
okunduğu hâlde ve boyuna da Atatürkçülük nutuk ları çekilerek
yerli misyonerlik kendimize yaptırılıyor. Oysa, Atatürk'ün en
önemli ilkesi eğitimin milli olması, bunun için de her dalda
eğitimin Türkçe ile olmasıdır
Türk devletinin kendisinin ve bazı cemaatlerin en büyük
hainliktir. Yerli "misyoner okulları" ardindan "kolejler",
Anadolu liseleri, Anadolu imam hatip liseleri ve askerî liseler
ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile bu iş yayıldı ve
bunlara halk özendirildi. Askerî bir hükümet zamanında Robert
kolej "Türk üniversitesi" yapıldı. Oysa Atatürk bu misyoner
okulunun büyümesini engellemek için çatısının tamiratinı bile
Bakanlar Kurulu kararına bağlamıştı. Türk üniversitesi olunca
istediği kadar büyüyebiliyor. Türk üniversitesi demek eğitim
dili Türkçe olan üniversite demektir. Dünyada her yerde kesin
böyledir. Alman üniversitesi Almanca, Japon üniversitesi
Japonca eğitim yapar.
Söylenmeyen gaye Türkiye'nin yaygın ve resmi dilini
Ingilizce yapmaktır.
Laiklik Atatürkçülügün önem
1948'den beri Amerika hep Türkiye'de aslan gibi gösterildi
Ayrıca Amerika'da birçok dini eğitim veren Hiristiyanlikta
çeşit çeşit mezheplerin dini evrenkentleri de vardır. Misyoner
teskilâtlarının kuvvetli olmasının nedenini Amerikan ahalisini
coğunun kara câhil, eğitimsiz olmasına bağlayabiliriz. Bir
keresinde Nev York Times gazetesinde bir ankette nüfusiun
%60'1 dünyanın yuvarlak olduğuna inanmiyormuş, diye haber
çıktı. Tepede birkaç milyon çok eğitimli insan, kara cáhil
takımını gütmektedir. Üst tabakanın gittiği okullar, halkin
gittiği okullardan tamamiyle farklıdır. Ust düzeydekiler cok
üstün eğitim alırlar
Amerika'da çok büyük bir sınif farkı vardır. Bu sınıf fark
Ingiltere'den gelir. Ingiltere'de hâlâ aristokratların olduğu
Lordlar kamarası, bir de Avam kamarası diye iki meclis var.
DIL ve KÜLTÜR ZENGINLIGIMİZ
TÜRKCE
Konfüçyus'a sorarlar
Bir ülkeyi yönetmeye çalışsaydınız yapacağınız
ilk iş ne olurdu?
Düşünür, şöyle cevap verir:
Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım.
Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceleri iyi anlatamaz;
düşünceler iyi anlatilmazsa,
yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz.
Ödevler gereği gibi yapılmazsa; kültür bozulur.
Kültür bozulursa, adalet yanlış yöne sapar.
Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk,
ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez.
Işte bunun içindir ki,
"Hicbir şey dil kadar önemli değildir"
Su Özelleştirmeleri
Dünyada bir milyondan fazla insanın temiz suya ulaşım
imkân yoktur. Kirli su kullanımindan bulaşıcı hastalıklarla he
yıl binlerce çocuk ölüyor. Coca-Cola, Danone, Nestlé ve Peps
şişeleme şirket leri özelleştirilmiş su şirketleri ile ortal
çalışmaktadır. Coca Cola ABD' de musluk suyunu şişeleyi
satıyor. Hindistan'da Coca Cola yeraltı su kaynaklarını
azalmasına ve mevcutlarının da kirlenmesine sebep oldu
Hindistan'da su seviyesinin azalması ile daha derinlerden su
çıkarmaya çalışan kola şirketinin sularında arsenik gibi zehirle
tespit edildi. Afrika ülkesi Gana'da IMF dayatması sonunda su
kaynakları özelleştiriliyor. Fakir halkın aylık kazancinın yarı
ihtiyacını karşılamaya ancak yetiyor.
Milletler dil yoluyla çökertilir ve bir takım
sürüler haline getirilir. Böylece bu
kalabalıkların birbirleriyle anlaşmaları ya da
belirli sloganlardan başka bir şey anlamaları
olanaksız duruma gelir. Kütleleşmiş bu
kalabalıkları bir değnekle istenilen yola
götürmek olanaklıdır."
George Orvell