Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ülkelerin, Devletlerin Yok Edilmesi ve Adım Adım Dünya Hakimiyetine

Göçmen Hamamı

Oktay Sinanoğlu

Göçmen Hamamı Hakkında

Göçmen Hamamı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9/10
60 Kişi
174
Okunma
73
Beğeni
3.273
Görüntülenme

Hakkında

İnsanlık karanlık çağlara doğru hızla götürülüyor. Sınırlar kalkıyor, ulus devletler yok ediliyor, yüzlerce etnik küçük bölünmeler yaşanıyor. Bilim ve teknoloji hiç olmadığı kadar küresel sermayenin elinde. Birkaç küresel şirket enerji kaynakları yanında gıda ve su kaynaklarına da hâkim olmaya başladı. Dünya nüfusu etnik ve mezhep bölünmeleriyle birbirine kırdırılıyor. Diğer yandan da sağlıkla ilgili ilaçlar, aşılar ve serumlarla, gen araştırmalarıyla insanlık büyük bir tehdit altında. Dünya nüfusunun azaltılması, tek bir dünya hâkimiyeti, tek bir dil (köle dili) ve tek bir sahte dinî düzen kurulmak isteniyor. Basın-yayın tekeli insanların gerçekleri görmesini engelliyor. Etrafımızı saran yalan perdelerini nasıl yırtıp gerçekleri görebiliriz? Mutlaka dünyada karanlık çağlara doğru gidişle mücadele edenler var ve her zaman olacaktır. Önümüzdeki yıllarda koltuğunuzda rahatça oturup keyfinizin bozulmamasını sakın beklemeyin. Çünkü insanlığın geleceği tehlikede! (Arka Kapak)
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 42 dk.Sayfa Sayısı: 272Basım Tarihi: Ağustos 2012Yayınevi: Bilim & Gönül Yayınevi
ISBN: 9786054569014Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 28.8
Erkek% 71.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Oktay Sinanoğlu
Oktay SinanoğluYazar · 21 kitap
Hayatı Babasının (Nüzhet Haşim Sinanoğlu) bir başkonsolos olarak görev yapmış olduğu Bari'de doğdu. 1939 yılında İtalya'da II.Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından ailesiyle Türkiye'ye döndü. Oktay Sinanoğlu, sonradan TED Koleji olan Ankara Yenişehir Lisesi'ne 1953 yılında burslu öğrenci olarak girdi ve okulu birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla Kimya Mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi. 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. "Alfred Sloan" ödülünü aldı. 1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı. 1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu. 1960-1961 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile "Doçent" oldu. 1963'te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında "tam profesör" unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı kazanan en genç öğretim üyesidir. 1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör ünvanını verdi. Yale Üniversitesi'nde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı. 1973'de Almanya'nın en yüksek "Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü"nü ilk kazanan kişi oldu. 1975'de Japonya'nın "Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü"nü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanı verildi. 1976'da Japonya'ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır. Amerikan Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir. Meksika hükümeti tarafından yüksek Bilim Ödülü "Elena Moshinsky" ile ödüllendirildi. Dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirdi. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi. 1980'li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak 1988'de yayımlanan çalışmaları akademik dünyada ilgi görmedi. 1993'te Yale Üniversitesi'ndeki profesörlük görevlerinden erken sayılabilecek bir yaşta emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye'ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı. Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe'nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedir. Yaşamı boyunca Kuantum mekaniği'ne birçok katkıda bulunmuş bir bilim adamıdır. P.A.M.Dirac'in de üzerinde uğraştığı ancak çözümleyemediği bir problemi, "Kuantum mekaniği"nde, Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri çözdü. Böylece Kimya bilimini bu topolojik inceleme ile sağlam bir temele oturttu. Ünlü sanatçı Esin Afşar'ın ağabeyidir.