Sonu gelmez bir çalışmanın adamıydı. Körü körüne, köstebek gibi kendisini örten toprağı delmeye çalışıyor, hayatının içinde hapsolunduğu madde unsurundan uzaklaşmaya uğraşıyordu.
Ağaçların, kuşların, gökyüzünün önünde korkmuyordu. Ama insanlardan şiddetle kaçınıyor, onlar gibi kesin ve bilinçli değil de biçimi ya da varlığı olmayan tarif edilmemiş bir hassaslığı olduğu için utanıyordu.