“Yüreğindeki boşluk, kökü çok derinlerde olan bir dişin kanırtılıp kanatılarak çekilmesiyle açılmış büyük bir çukura benziyordu.
Her dokunuşunda yokluğunu daha çok duyumsayarak, dişi arayan dil gibi acıyla dolaşıp duruyordu içinde. Ne yapsa alışamıyor, hiçbir şeyle dolduramıyordu boşluğu.”