Kendimizi görmek istediğimiz veya farz ettiğimiz halde değil de gerçekte olduğumuz şekliyle bize gösterecek bir sarsıntı yaşayana dek kendi hakikatimize giden ilk adımı atamayız.
Ego kendi kontrolünü ve egemenliğini korumak amacıyla gölgeyle yüzleşmeye içgüdüsel olarak büyük bir direnç gösterir; çoğunlukla gölge gözüne iliştiği anda onu yok etmeye yeltenir. İrade seferber olur ve karar alınır: "Artık böyle olmayacağım!" Ne yaparsak yapalım, böyle bir şeyin en azından kısmen imkânsız olduğunu keşfetmemizse son darbedir. Zira gölge, enerji yüklü duygu ve davranış kalıplarını temsil eder ve bu enerjilerin akışı yalnızca irade gücüyle kesilemez. Yapılması gereken şey, kanalize edilmeleri veya dönüştürülmeleridir. Ancak bu görev, gölgeden o kadar kolay kurtulamayacağımızın farkında olmayı ve bunu kabul etmeyi gerektirir.
Birisinden en aşağılık, en katlanılmaz, en menfur ve en anlaşamayacağı kişilik tipini tarif etmesini isteyin, size kendi bastırılmış özelliklerinin tanımlamasını yapacaktır.
"Bir yargıç, bir katilin gözlerinin içine bakar ve kendi ruhundaki öldürme dürtüsünün farkına varır. Bir dakika geçmeden eski haline döner ve katili ölüm cezasına çarptırır."