Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Göstergeler

Akif Emre

En Eski Göstergeler Gönderileri

En Eski Göstergeler kitaplarını, en eski Göstergeler sözleri ve alıntılarını, en eski Göstergeler yazarlarını, en eski Göstergeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim Kim olmam gerektiğine benim adıma karar veren postmodern özgürlükçülüğünün dayatması ile ne giymek zorunda olduğuma karar veren tüketim mantığının arka planında aynı türden bir serüvenin izlerinin okunmadığını söylenebilir mi ?|
Marjinallijten kurtulmak iyidir ancak meşrutiyetini kaybetmeden
Reklam
Birbiri ile özdeşleşen batılaşma ve modernleşmenin Islám dünyasına, özellikle Osmanli'nın bakiyesi coğrafyalara taşınmasında, izlenen politikaların acımasızlığı bir yana, batılı kültürel sembollerle birlikte taşınmiş olması gerçekte kimin neye karşıt olduğunu anlamamizı zorlaştirmaktadır. Eğer Cumhuriyet'in radikal çözümlerinin doğurduğu sancılar tadılmamış olsa idi, yumuşak geçişle gerçekleştirilecek dönüşümlere bu denli karşı çıkılacak mı idi. Sözgelimi Cumhuriyet sonrasi uygulamalara ağır eleştiriler yöneltilirken, özellikle son dönem Osmanlı hukukundaki laikleşme trendi gözden kaçırılır. Ticari, adli hukukta yumuşak geçişlerle yapılan değişimler adeta yok sayılarak, sürdürülen batılılaşma eleştirileri arasında hiç söz konusu edilmez, batılılaşma nerede ise devrimlerle başladıği zannedilir. Topkapı Sarayı'nda bulunan Memlükler dönemine ait iskambil kâğıtlarını, bizim batıcılar keşfedip, sözgelimi papazlı iskambil kağıdı yerine oryantal bir kilim motifli versiyonu ile sunma zekâsını gösterebilselerdi, acaba bu Batı (!) oyununa aynı tepkiyi gösterebilecek miydik? Batılı kültürel normlarla sunulan modernliğin getirdiği yaşama biçimi ile kültürel kodlamaları birbirine karıştırmadan, neye, niçin karşi çıktığınızı izah edemiyorsanız, bir yerde karşı olduğunuz sistemin değişik bir yönü ile yanyana durduğunuzu farketmeyebilirsiniz.
Her gün kullandığımız eşyaları ne kendimize uygun bir hale getirerek dönüştürebildik ne de orijinalini olduğu gibi adapte edebildik. Söz gelimi, gerek bizde üretileni olsun, gerekse doğrudan ithal edilenler arasinda olsun; mobilyalar arasında kitaplık, kütüphane olabilecek bir model bulabilir misiniz? Batı'da çıkan her yeni modanın artık eşzamanlı olarak buralara yansıdığı, yabancı markaların satış mağazalarınin açıldığı günümüzde evlere neden kütüphane girmez! Her eve, televizyon ve müzik setinin kitaplıktan önce neden ve nasıl girdiğinin cevabını verebilirsek, bu uzun serüvenle birlikte neden evlerimizde kitaplık olmadiğnın cevabını da verebiliriz sanirim.
Yeryüzüne ulaşmanın yolu bazen yeraltındakileri iyi bilmekten geçiyor!
Yakın bir döneme kadar Alman usulü diyerek küçümsediği hayat tarzına geçiş yapan toplumla, 'kiminin duası' diyerek tüm kapitalist ilişki biçimlerini örgütleyen mantaliteyi yırtan çiçek satan çingene, aslında aynı topluma ait çelişkiyi sergiliyor. Sadece toplumumuza ait olmayan bu çelişkiyi belirleyecek olan, modern olanın yığınlaştıricilığına, Weberyen tabirle, kapitalizmin bizde geç uyanan 'ruhu'na karşın, bu ruha yabancı müslüman kişiliğin direnci olacaktir. Bu anlamda Islam, sanıldığının aksine olarak, bireyi besleyen, geliştiren, bireyin kendine özgürlük alanı açan, kişiliği öne çıkaran bir din olarak; gerçekte üzerimize çullanan sisteme meydan okumaktadır. Muhtaç olunan kudret 'kiminin duasi'nda gizli. Çağdaş dünyada gittikçe kapanan yerli olanla, (Batı'nın tanımladığı) evrensel arasındaki çelişkiyi büyütecek olan, Islam insanın 'dua'sında gizlenen ruh olacaktır. Modern dünyanın temelinde yatan kapitalizmin ruhuna karşı İslâm'ın ruhu, sunduğu dinamikleri ile direnen tek uygarlık olma özelliğini koruyor.
Reklam
Hüseyin Hatemi'nin nefis yaklaşımi ile; ilk müntesibi kadın olan, ilk şehidi kadın olan, ehlibeytini kadın nesille taşıyan bir dinin mensuplarının da, Müslüman hanımlara başörtülerinden dolayı meclise, üniversiteye ve hayata hakim yerlerde hayat hakkı tanımayan, İslâmî değer sistemi içinde kadın ve erkeğin yerini, yani insana yaklaşımından bihaber ilkel bir anlayışın taşıyıcıları karşısında kendilerini savunamaz ve zayıf duruma düşürmelerine de hayıflanıyorum.
Sayfa 103Kitabı okudu
Türkiye'de yaşayan sıradan insanların elinden alınan en önemli şeylerden birinin doğallık' olduğunun çoğumuz farkinda değilizdir. Insanlar doğal düşünemiyor, doğal davranamıyor. Doğal ilgileri, istekleri önünde siyasal, psikolojik engeller, baskılarla karşılaşıyor hayatının her safhasında. Bu anlamda, Jakobenlikle doğallığın bir arada bulunması da mümkün değil. İnsanlarin 'doğalliklarıni yakalama' gayretlerinin önündeki engeller kaldırıldığı vakit, ülkenin kültürel ve siyasal olarak doğal sürecine girmemesi için bir neden kalmıyor.
Sayfa 112Kitabı okudu
Özellikle entellektüel birikiminin farkinda olan, kimilerine göre aydın sayılan birisi için doğallıkla dürüstlük arasında zorunlu bir ilişkinin varlığından bahsetmemiz mümkün. Türk aydınlarının 'doğal' olmadıklarını nasıl rahatça söylenebilirse, ülkesi ve insanlarına karşı da dürüst oldukları da söylenemez. Türk aydınları, bir aydında olması gereken fikir ahlakının ne kadar uzağında ya da yakınında olduğu konusunda kestirme birşeyler söylemeden önce, Will Hutton örneğinde olduğu gibi kaç kişi dürüstlük ve doğallık sınavını geçebilir? Düşünce özgürlüğünden,baskılara karşı çıkmaktan bahseden aydınlarla; özgürlük ve demokrasiden bahseden ama her firsatta, söz gelimi Suud'daki idamlarin bahane edilmesinde olduğu gibi, içinde yaşadığı toplumun değerlerini, hatta toplumun kendisini tahkir etmeyi görev sayan politikacıların davranışlarında hangi türden bir doğallık ve ahlâkilik bulunabilir?
Sayfa 112Kitabı okudu
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.