Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Göstergeler

Akif Emre

Göstergeler Gönderileri

Göstergeler kitaplarını, Göstergeler sözleri ve alıntılarını, Göstergeler yazarlarını, Göstergeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Medya
Doğası gereği medya, gördüğünü değil,göstermek istediğini yansıtır.
Sayfa 70
Reklam
Modern dünyanın temelinde yatan kapitalizmin ruhuna karşı İslam'ın ruhu, sunduğu dinamikleri ile direnen tek uygarlık olma özelliğini koruyor.
Sayfa 50
Hafızası olmayan toplumlara tarihin emanet edeceği hiçbir kalıcı değer yoktur.
Sayfa 149 - Bütün Eserler:4
Lozan Antlaşması’ndan sonra Ege'de antlaşmaya dahil edilmemiş, haritada Yunanistan'a ait gösterilmeyen irili ufaklı ada ve adacıkların varlığını farkeden bir yetkili, bir motora yüklediği onlarca bayrak direğini yanına aldığı bir manga askerle bu adalara tek tek diker. Adalar doğal olarak sınırlara katılmış olur. Zaten Yunanistan'a verilmemişse, Lozan öncesi olduğu gibi şimdi de bizdedir. Ancak, iş bununla bitmez, bunu haber alan (veya haberdar edilen) Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak; “başlarına bela olmak”la suçladığı yetkiliyi bir güzel azarladığı gibi bayrakları sökmesini ister. “Çılgınlık”la “deha”nın kesiştiği noktada çılgınlığı, deliliği göze alamayanlar, kahramanlığı hak edemezler. (Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun Ordu ve Politika isimli kitabından..)
Sovyet döneminde kültürel asimilasyon politikaları gereği tüm yer isimleri değiştirilen Kırım'ın, değiştirilmeden korunan tek şehir ismi Bahçesaray'dır. Çünkü Puşkin'in eserlerinde Bahçesaray ismi aslına uygun şekilde kullanılmıştır. Rus edebiyatının büyük ustalarından olan Puşkin'e saygının bir ürünü olarak Bahçesaray stalinist uygulamalardan kurtulmayı başarmış. Bahçesaray bize Puşkin'den daha mı uzak? Veya stalinist kültür politikaları bizimkilerden daha mı insaflı ki, aynı türküleri söylediğimiz bir kültür coğrafyasına bu kadar uzaktan bakıyoruz.
Reklam
Kapitalizm öncelikle, kendi tesirine kapalı toplumların tüketim alışkanlıklarının "geri, iptidaî ve gülünç olduğu kanaatini yaygınlaştırdı. Gerçekten, İslâmi icaplara uyan bir kadının batı kapitalizmi için iyi bir alıcı olması mümkün müydü? Ama gülünç ve geri olarak ilân edilen bu icaplara uymaktan uzaklaştırıldığında, "evrensel batı medeniyeti" kalıplarına uyum sağlamaya başlandığında çok iyi bir tüketici olacaktı.
Osmanlı dostu olarak bilinen Marmaduke Pickthall, Filistin'de davet edildiği bir Müslüman evinin dışarıdan mütevazı, hatta biraz da vuran görüntüsüne rağmen içeri girdiğinde gördüğü manzara karşısında hayretler içinde kalır. Yüksek duvarlar arkasında geniş, ferah bir avlu, evin çardağına yerleştirilmiş divanlara kurulup kahvesini yudumlarken duyduğu keyifle şunları yazar: "Türkler evlerini yaşamak için yaparlar. O yüksek duvarların arkasında gerçekten yaşadıkları kendi hayatları vardır. Batı'daki gibi başkalarına göstermek için ev yapmazlar.
BEYAZ TÜRKLER'İN ZENCİLERİ
Antik dönemde Barbarlar Avrupalı’nın korkulu rüyası idi. Avrupa Hristiyanlaştıktan sonra, yani Avrupalılıkla Hristiyanlık aynileştikten sonra barbarlık, Hristiyan olmayan toplulukların ortak adı oldu. Müslümanlar Kudüs'ü aldıktan sonradır ki, barbarlık Müslümanlığı çağrıştırmaya başladı. Korku ve nefreti, bir medeniyetin bilinçaltındaki
Modern kapitalist sistemin en güçlü olduğu yanlarından biri, belki de, sürekli karşı sistemlere bile eklemlenerek genişleyebilmesi, bir müddet sonra karşı olduklarını içerir duruma gelmesidir.
Reklam
Ege adalarının nasıl "hediye" edildiğini artik bilmeyen yok. Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun Ordu ve Politika isimli kitabında Mareşal Fevzi Çakmak'la ilgili ilginç bir anekdot anlatılır. Lozan Antlaşması'ndan Ege'de antlaşmaya sonra dahil edilmemiş, haritada Yunanistan'a ait gösterilmeyen irili ufaklı ada ve adacıkların varlığını farkeden bir yetkili, bir motora yüklediği onlarca bayrak direğini yanına aldığı bir manga askerle bu adalara tek tek diker. Adalar doğal olarak sınırlara katilmış olur. Zaten Yunanistan'a verilmemişse, Lozan öncesi olduğu gibi şimdi de bizdedir. Ancak, iş bununla bitmez, bunu haber alan (veya haberdar edilen) Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak; "başlarına bela olmak"la suçladığı yetkiliyi bir güzel azarladığı gibi bayrakları sökmesini ister. "Cilginlık"la "deha"nın kesiştiği noktada çılgınlığı, deliliği göze alamayanlar, kahramanlığı hak edemezler.
Sayfa 246Kitabı okudu
Bir ulusa öncülük eden kahramanlar, kişisel yetenekleri kadar tarihte iz bırakacak çaptaki çıkışlarıyla hatırlanırlar. Şüphesiz, belli bir ortalamanın üstünde yetenek ve özellikleriyle öne çıkarlar. Hatta bu özelliklerin "deha" ile "delilik" sınırına çok yakın çizgide gittiği olur. Bu davranışları çoğu kez, başarılı oldukları için dahice buluyoruz bugün. Eğer başarısız olsalardı belki tarihe geçecek çılgınlıklar olarak da nitelendirilebileceklerdi. Cumhuriyeti kuran, kurtuluş savaşında kurmay heyeť arasında yer alan kadrolara baktığımızda, özellikle savaş sonrası uluslararası ilişkilerdeki sergiledikleri tavirlar açısından hiç de böylesi özellikler taşımadıklarını görüyoruz. Mâkulün de ötesinde çok uysal karakter sergiliyorlar. Bu liderlerde hiç de bir halkı, "harimi ismet"ine saldıran düşmana karşı harekete geçirmiş, ateşin insanlara özgü tavırlar, uygulamalar görünmüyor bağımsızlık sonrasında.
Sayfa 245Kitabı okudu
GARPZEDELERİN BOSNA'DA İŞİ NE?
"Kendi içindeki soykırımını önleyemeyen bir Avrupa, kendini inkar etmiş olur.."
"Şüphesiz zulme, haksızlığa karşı tepki herşeyden evvel beşeri bir özelliktir.."
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.