Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği

Irvin D. Yalom

Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği Sözleri ve Alıntıları

Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği sözleri ve alıntılarını, Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği kitap alıntılarını, Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Victor Frankl’ın şu görüşüne katılıyorum: Hayatın anlamı duygusu ortaya çıkabilir, ancak bilinçli bir şekilde sürdürülemez: Bu, her zaman için kendimizi aştığımızda, kendimizi unuttuğumuzda ve kendimizi, bizim dışımızdaki birisinin (ya da bir şeyin) içinde özümsediğimizde belirginleşen ikincil bir olgudur.
Merakımızın ve çevremizi araştırma eğilimimizin ardındaki güdüler: Bu güdüler becermeyi (üstünlük ve güç arzumuz), güvenliği (meçhul olanı anlama yoluyla zararsız kılma arzumuz) ve saf bilmeyi (bilginin kendisi için bilgi edinme ve araştırma arzumuz) kapsar. Evindeki esrarlı ve ürkütücü gürültünün nedenini araştıran ev sahibi; ilk kez bir mikroskop aracılığıyla bir böceğin kanadının yapısını kavramış olmanın keyfini yaşayan genç öğrenci; Orta Çağ simyacısı ya da bilinmeyen ve yasaklanmış bölgeleri araştıran Yeni Dünya kâşifi; bunların hepsi de kendi ödüllerini alır: güvenlik, kişisel gayret ve doyum duygusu ve bilgi ya da zenginlik biçimindeki ustalık.
Reklam
Yaşamak için bir nedeni olan, nasıla her türlü dayanabilir. ~Nietzsche~
Sıkıcı hastanın altını çizdiği dinamikler, bireyden bireye büyük ölçüde değişir. Birçoğunun özde bağımlı bir konumu vardır ve reddedilme ve terk edilmekten o denli korkarlar ki bir misillemeyi başlatabilecek herhangi bir saldırgan ifadeden kaçınırlar. Saldırganlık ve sağlıklı bir biçimde kendi haklarını aramayı birbirine karıştırırlar ve büyümeyi, kendilerini arzuları, ilgileri ve kanılarıyla bir bütün olarak ortaya koymayı reddederler. Önüne geçmeyi umdukları reddedilme ve terk edilme durumunun (başkalarını sıkarak) vukuuna sebep olurlar.
"Bir insan, bireylerarası ilişkilerinden haberdar olduğu ölçüde akıl sağlığına kavuşur."
"Biz yalnızca çevremizdekilerden anlayış bekleyen, sürü halinde yaşayan hayvanlar değiliz; kendi cinsimiz tarafından olumlu bir şekilde dikkate alınmak gibi doğuştan gelen bir eğilimimiz vardır. Topluluk içinde boşlukta kalmak ve diğer üyelerce mutlak biçimde dikkate alınmamak kadar acımasız bir ceza tasarlanamaz. "
Sayfa 33 - William James
Reklam
Kendimize ait şeyleri yadsıdığımızda ya da bastırdığımızda ağır bir bedel öderiz: Derin ve şekillenmiş bir kısıtlanma duygusu hisseder, tetikte bekler; içten gelen, fakat bize yabancı olan ve dışa vurulmayı isteyen dürtüler yüzünden sıkıntı ve şaşkınlık hissederiz.
Ayrıyız, yalnızız, dışındayız fakat aynı zamanda bir parçasıyız. Bir kadın üye, kendini karanlıkta yalnız bir gemi olarak tanımladığında bu durumu incelikle yerine oturtmuştu. Demir atmak mümkün olmasa da aynı suda yüzen diğer gemilerin ışıklarını görmek büyük ölçüde rahatlatıcıydı.
İnsanlar belirsizlikten her zaman nefret etmiştir ve çağlar boyu öncelikle dinsel ya da bilimsel olmak üzere bazı açıklamalar getirerek evreni bir düzene oturtmayı amaçlamıştır. Bir olgunun açıklanması, bu olgunun kontrolüne yönelik ilk adımdır. (...) Frieda Fromm-Reichman kaygının oluşumunda belirsizliğin rolünün altını çizer. Fromm-Reichman, insanın kendisini yönetenin kendisi olmadığının, yani algılarının ve davranışının irrasyonel güçlerce yönetildiğinin farkına varılması durumunda, bunun kendi başına kaygının önemli bir kaynağı olduğuna işaret etmektedir.
Reklam
Kaygı, doğru algılamadaki keskinliği bozarak belirsizliği arttırır. Kaygılı kişilerin görsel algıda bozulmalar gösterdikleri, görsel ipuçlarını algılayıp düzenlemede daha başarısız oldukları ve kontrollü bir deneyde eksik resimlerin tamamlanmasında ve tanınmasında belirgin bir şekilde yavaş oldukları gözlenmiştir. Dünyayı bilişsel olarak düzenleyemediği sürece, kaygı, şiddetli bir şekilde algısal tertibata müdahale eder. Böylece kaygı, kaygıyı doğurur; birbirini izleyen şaşkınlık ve çarpıtmanın açık ya da alt algısal farkındalığı kaygının güçlü ikincil kaynağı olur. Psikoterapide hastalar, kargaşalı iç dünyalarının, acılarının ve bozuk bireylerarası ilişkilerinin hepsinin anlaşılabilir ve böylece denetlenebilir olduğu inancıyla güvenlerini yeniden kazanırlar. Maslow'a göre dönüştürücü etkiye sahip bilginin yükselişi; güvenlik, kaygının azaltılması ve mükemmelliğe ulaşma konularının çok ötesindedir. Maslow, psikiyatrik hastalığı bir bilgi eksikliği olarak görür. Bu şekilde Maslow, iyiyi bildiğimiz takdirde her zaman için iyi eylemde bulunacağımız yolundaki ahlak felsefesi savını desteklemiş olmaktadır. Belki de buradan, bizim için en iyisinin ne olduğunu bilirsek önde gelen çıkarlarımıza yönelik eylemde bulunacağımız çıkarımını yapabiliriz.
93 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.