Allah’ın vazgeçtiği ve asla razı olmayacağı nankör ve zalim bir sultan olmaktansa, Allah’ın razı olduğu ve sevdiği, imanlı, izzetli ve korkusuz bir esir olmak çok daha hayırlıdır
Yüzlerinde garip bir hüzün ve acı dolu bir özlem var. Kanaatkâr insanların birlikte yaşam mücadelesi verdikleri bu fakir coğrafyanın gizemi, batının sömürü hortumlarını yerin altından ve üstünden salarak ülkenin dört bir yanını kuşatmasından ötürü, bitmek tükenmek bilmeyen çaresizliği mi yansıtıyor? Peki, ben neden sadece onların kanaatkârlığını hissediyorum. Neden bir parça da olsa öfke ve saldırganlık, çıkarcılık ve kindarlık sezemiyorum. Dükkanında bir kaç çeşit içecekten ve çocuklar için sayılabilecek bir kaç şeker ve iki üç çeşit kuru baklagillerden başka bir şeyi olmayan bu adam, benim derdime ortak olmakla ne gibi bir kazanç elde edecek... Mistik bir beklentinin ötesinde başka bir şey sezemiyorum. Bir satırlık dua belki... ya da bir anlık güler yüz...