Gülçin Abla acıklı başlayan, zor bir hayatın dişle tırnakla kazanılmasının öyküsü. İnsanları düşündürmek ve motive etmek için yazılmış oldukça güzel bir öykü.
Gülçin hem öksüz hem yetim bir kızcağız. Annesinin vefatından sonra bakımını üstlenmiş teyzesiyle birlikte yaşıyor. Teyzesi yalnız bir kadın. Gündeliğe gidiyor ve zengin evlere yemekçi, çamaşırcı olarak sürekli çalışıp didiniyor. Bir apartman dairesinin, bir dairesinin, bir odasında yiğeniyle birlikte yaşamını sürdürmeye çalışan bu kadın tüm ısrarlara rağmen Gülçin'i yetimhaneye vermiyor.
Gülçin'in hayatıysa çok zor. Gün içerisinde bir parça kuru ekmek yeyip, akşama kadar 2-3 kuruş kazanabilmek için marketlerden apartman dairelerine siparişleri taşıyor. Teyzesinin çalıştığı yerlereyse ev sahipleri onu istemediği için gidemiyor. Yaşıtları okula giderken o aç bir şekilde işten işe koşuyor. Küçümseniyor, horlanıyor, aşağılanıyor! Fakat işler hep onun aleyhine olmuyor.
•••
Cesareti, okul okumayan -okuyamayan- insanların hayatını kazanmak için verdiği mücadeleyi, toplumun onlara bakış açısını oldukça gerçekçi bir şekilde anlatıyordu.
Gülçin Abla'ya hayran kaldım. Onunla güldüm, onunla ağladım. Derdi derdim, sevinci sevincim oldu. Okuduğum en güzel çocuk kitaplarından biriydi.
Okumanızı tavsiye eder, okuyacak olan herkese keyifli okumalar dilerim. :)