(2) Ot: Kökün anlamını temsil eden objedir. Onun için:
Oğ + ot = oğot = ot: doğrudan doğruya "ateş" demek olduğu gibi, ateş yakmakta Türklerin pek mukaddes tuttukları bildiğimiz "ot"a da isim olmuştur.
Malumdur ki Türkler ateşlerini hiç söndürmezlerdi. (Belki senede bir defa ve büyük ayin münasebetiyle söndürürlerdi.) Hiç sönmiyen bu Türk ateşini ertesi gün yeniden alevlendirmek için Türkler bir gün evvelinden en temiz otları toplarlar ve ertesi gün için hazır
bulundururlardı. Bu pek mukaddes tanınırdı.
Ben, Türk dili etimolojisini araştırmayı Türk kültürünün bir vesikası gibi bilen Türklere işaret olur diye bulabildiğim ve onların orijinalitesinden bahsetmekten başka bir şey yapmış değilim. İddiam biyük değildir. Kendimi ve Türkleri siyantifik (bilimsel) ve psikolojik hakikatlete ulaştırmaktır.
Benim yirminci asır adamı olarak kanaatim şudur ki, siyans (bilim) ne kadar yükselmiş halde olursa olsun, onu bir defa en büyük sevgimle, anlayışımla alırım.
Fakat benim ve benim gibi bütün insanlık mevcudiyetinin henüz kavrayamadığı ve ona filozofi dediği şeyin de bence de esası insan psikolojisi olduğu noktasında hâlâ durmaktayım. Ve zannediyorum ki, bu noktadan daha büyük, yüksek ve derin, kadim, geniş bir mebde bulmak, kimseye, akıllıyım diyen hiç kimseye nasip olmayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk