Günlüğümden Notlar sözleri ve alıntılarını, Günlüğümden Notlar kitap alıntılarını, Günlüğümden Notlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Her sabah nereye gittiğini bilmeden
bir işe giden,
her akşam nereden çıktığını bilmeden
bir işten çıkan,
sevmediği hayatı yaşayan,
sevmediği işi yapan,
sevmediği kişilerle yaşayan,
kalabalıklar yüzünden yaşamaya karşı
ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik
işareti olmadan gelip geçen...
Her akşam evinin dört duvarı arasına
sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında
yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren bütün ölü kentlerin,
ölü doğmuş çocukları!
Size bu ölü yaşamı hazırlayan
"sermaye sahibi egemen sınıftır",
bu acımasız oyunun varlığı
siz izin verdiğiniz sürece sürecektir."
"Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, kalabalıklar yüzünden yaşamaya karşı ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik işareti olmadan gelip geçen... Her akşam evinin dört duvarı arasına sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları! Size bu ölü yaşamı hazırlayan "sermaye sahibi egemen sınıftır", bu acımasız oyunun varlığı siz izin verdiğiniz sürece sürecektir."
" Çok fazla bilinçli olmak bir zaaftır ; hem de tam ve gerçek bir zaaf. Bilincin her çeşidini demek istiyorum- bir zaaftır iddia ediyorum ki bu böyledir ."
Şeytan yoxdur; şeytan hiyləgər ağlın uydurmasıdır...xe-e, məsələn, biz fırıldaqçıyıq, dolaşmışıq, buna görə də həmişə özümüzdən bir pis məxluq — şeytan və sairə uydururuq. Deyirik ki, biz pisik, ancaq o qədər də yox, bizdən də pisi var...
Tolstoy 'a uğraşamayacağı şeyler söylediğinizde, kuşkuyla ve aldırmazlıkla sizi dinler. Gerçek cevabı vermez- sadece soruşturur. Bir dikkat çekici önemli şeyler koleksiyoncusu gibi , yalnızca koleksiyonunda tutabileceği şeyleri tutar.
L.N.Tolstoy kərtənkələdən yavaşca soruşurdu:
— Kefin yaxşıdırmı, hə?
Kərtənkələ Dülberə gedən yolda, kol arasındakı daşın üstündə qızınırdı, Tolstoy da barmaqlarını bel qayışına keçirib onun qabağında dayanmışdı. Sonra da dünyanın bu böyük insanı kərtənkələyə dedi:
— Mənim kefim yaxşı deyil.
Düşünürdüm ki, bu şəhər və onun əhalisi nəyə lazımdır?...hər şeydən əvvəl onlar mənasız bir həyat sürürlər və elə buna görə də çirkli, kədərli, qəzəbli və cinayətkar yaşayırlar. Onlar istedadlı, ancaq gülünc adamlardır.
Güldüğü zaman, gözleri güzelleşirdi: Sevgi dolu, okşayıcı ve bir kadınınki kadar yumuşak. Neredeyse sessiz olan bu gülüşü, özel bir gülüş şekliydi. Onun gülüşündeki sevinç ve şenlik görülebiliyordu. Deyim yerindeyse öyle "ruhani" bir gülme biçimini hiç kimsede görmedim. Böyle bir gülüşü kaba sözler bile bozamazdı.
'Mutluluk, sadece hayal gücümün yarattığı güzelliklerin yerleştiği boş bir adadır.
Mutluluk bir insanın kendi öz benliğini başarıyla keşfettiği ve bu tanımadan tatmin olduğu andır. '
Onu mutsuz eden birşeyler kişiliğini biçimlendirmişti ve sanki kendisi de bu mutsuzluğun farkında değilmiş gibi görünüyordu. Bu nedenle halkın tümüne karşı saldırgan bir tutum içinde olmayı alışkanlık haline getirmişti.