En Eski Gurbet kitaplarını, en eski Gurbet sözleri ve alıntılarını, en eski Gurbet yazarlarını, en eski Gurbet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Şimdi bu ilk günler zangırdarsın! Kemiklerin sallanır!.. Ama bu acemi üşümesidir. Heyecanlanırsın. Heyecanın, üşümeni daha da körükler... Kendi kendine, öyle soğuk da yok dersin.. Kendi canın sana tuhaf gelir. Yabancı gelir. Durduramazsın titremelerini... Kemiklerin sallanır..."
Kitabın sonu adeta yaşatıyor o anı çaresizliği tüm emeklerin bir anda boşa çıkmışlığını dibine kadar hissedebileceğiniz karanlık bir kör kuyuda bitiyor. Bir dram anlatılırken, esasında bir çok gerçekliği de seriyor önümüze. Bazı bilgiler ediniyoruz okurken ekonomik nedenlerle göç eden gurbetçi ailelerin olası hatta daha kötü yaşadıkları olaylar silsileleri bir fikir edinmemize de yardımcı oluyor.
Nihat Behram sevdiğim bir şair. Güzel bir hikaye anlatmış Gurbet kitabında. Anadolu dan Avrupaya göç eden insanların tanıdık hikayesi aslında. Tabi dünyadaki güncel mülteci sorununun yakıcı etkilerinin de geçmişten günümüze fazla değişmediğini gösteriyor. Anlatım için olumsuz bir şey söylemek istemiyorum ama Nihat Behram bu hikayeyi çok daha etkili anlatabilirdi gibi geliyor bana.
Toprak yoktu. Toprak rengiyle, kokusuyla, yaşıyla, kurusuyla yitmişti. Toprak yoktu... Yeni şeyler yitenleri gözden gizliyordu... Yeni şeylerin anaforu içinde, tanıdık yüzleriyle yiten şeyler anılmaz olmuştu. Toprak sessizce yitmişti.