Gurbet
Nihat BehramGurbet Gönderileri
Gurbet kitaplarını, Gurbet sözleri ve alıntılarını, Gurbet yazarlarını, Gurbet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Türkiye de aydın tanımı.....
Onlar kendilerini odalarındaki dev aynalarında seyrediyorlar. Oysa hayat, odalardaki dev aynalarında değil, aynacı dükkanlarında, cam fabrikalarındadır. Oralarda çalışan insanların dünyalarındadır. O insanların yaşadıkları odalar belki küçüktür, ama hayat oradadır işte. Dev aynalarının sahte derinliğinde değil. Dev aynalarının gücü yalnızca bakanı kandırmaya yeter!
Sayfa 335 - EverestKitabı okudu
Yani, bizim entellektüellerin kaplumbağa soyundan geldiğini bilmiyor gibi konuşuyorsunuz........şimdi neden görünsünler ki? Bak ortalık toz duman....
Sayfa 335 - EverestKitabı okudu
Bir yanı soğuktu çatıların, bir yanı sıcak; bir yanı dilsizdi sokakların, bir yanı sağır....
Sayfa 309 - EverestKitabı okudu
Ülke Profili
Bir yanımız geçmişin dert kuyusunda, bir yakamızı geleceğin kaygısı çekiştiriyor.
Sayfa 41 - EverestKitabı okudu
Yemek kitabına bakıp, doyduğunu sanırsan, uyurken karnın guruldar......
Sayfa 18 - EverestKitabı okudu
"Kendin bulacaksın... Düşün, her şeyi düşün!... Her sorunun yanıtı kendi içinde gizli Sabri. Onu bulmaya çalış! Kendin bul!... Yoksul oluşunun yanıtı kendi içinde gizli. Zorluklarının, yaşadığın her şeyin, her sorunun yanıtı kendi içinde gizli... Ben sana, senin derdinin yanıtı şudur diye bir şey söylemiyorum... Yanıtını başkasından duyup ezberleme! Kendin bul! Biraz düşündün mü bulman zor değil. Hayatına bak, çevrene bak! Soru sorarak bak! Düşünerek, çözümlemeye çalışarak bak... Her şeyi ayna gibi göreceksin o zaman. Hayat karanlık değil Sabri. Bizim için karartılmış... Kim karartıyor, nasıl karartıyor, neden karartıyor? Kendin hayatının çözümünde bu soruların yanıtını ara. Bu soruların yanıtlarını buldukça, hayat sana arkadaş sıcaklığıyla görünecek. O zaman, hayatın düşmanlarını da daha net tanıyacaksın."
Sayfa 218Kitabı okudu
“Memleket” dedi Sabri. Derin bir iç çekti. “Değişen bir şey yok. Her şey biraz daha pahalı. Biraz daha zor.”
“Kimine cennet!”
“Bize değil…”
Lambaların yorgun can çekişleri titriyordu boşlukta. Asfalta düşmeden ölüyordu ışık...
"Tehlikesiz olduğu için zincire vurmaya ne gerek var? Yani kaybedecek zinciri de yok!"
Gurbet
"Dert bir yerde değil, her yerde."
"Yani, bizim entelektüellerin kaplumbağa soyundan geldiğini bilmiyor gibi konuşuyorsunuz!" dedi Cafer. Patlamıştı. "Hava sütliman olacak ki, kafalarını kabuklarından dışarı çıkarsınlar. Çıkarsınlar da, şöyle bin yılın deneylisi olmanın edasıyla yavaş yavvaaaaş ortalıkta salınsınlar! Şimdi neden görünsünler ki? Bak, ortalık toz duman!"
"Yaşa be Cafer.. iyi konuştun!" diye bağırdı arka masadan bir genç.
"Doğru. doğru!" diye onayladı birkaç kişi. "Doğru tabi!" dedi Cafer. "Onlar kendilerini odalarındaki dev aynalarında seyrediyorlar. Oysa hayat, odalardaki dev aynalarında değil, aynacı dükkanlarında, cam fabrikalarındadır. Oralarda çalışan insanların dünyalarındadır. O insanların yaşadıkları odalar belki küçücüktür, ama hayat oradadır işte. Dev aynalarının sahte derinliğinde değil. Dev aynalarının gücü yalnızca bakanı kandırmaya yeter!" .
Sayfa 335Kitabı okudu
Canı kan olup aktı Burhanın.
"Borcunu öde!" diye bağırdı işçiler, "Birikmiş ücretlerimizi öde, çalışalım..."
"Beş aydır ücretsiz çalıştık, termizi yedin!.."
"Direnişimiz yasal!.. Yasalara uyması gereken biri varsa o da sensin!..
Sayfa 331Kitabı okudu
Ne de çok ismimiz varmış be Cafer:))
İç odadan kapı önüne gelmiş, içlerinden biri, "Cafer'in adı Fransa'ya gelince değişti." dedi. "Cafo diye doğdu, yirmisinde Cafer oldu, şimdi Caferoviç."
Sayfa 321 - Everest yayınlarıKitabı okudu
jiyan ked e.
Çalışma hızı durmasın istiyordu. Çalıştıkça, tanışı olduğu sesler daha da yakınlaşıyor, daha da netleşiyordu. Çalışma hızı düşlerine ulaşmasının bir yoluydu. Yaptığı iş rakam rakam çoğalıyordu. Çalıştığı her saat bir adım daha yaklaşıyordu düşündeki seslere. Saat saat adım adım yaklaşıyordu. Gücü emeğiyle çoğalıyordu. Zaman emeğiyle kısalıyordu. Günü gelince, düşündeki sesler canlanacak, dokunulur, koklanır olacaktı. Kavuşmak için çalışıyordu Sabri. Emeğini, bir yaşama biçimi olarak şekillendiren kavuşma duygusuydu. Kavuştuğu zaman doyacak, kavuştuğu zaman gülecekti. Emeği silahıydı. Hayatı emeğiyle şekilleniyordu...
Sayfa 318Kitabı okudu
Gökyüzünün de konuşma vakti gelmişti.
Bir gözünde sis, bir gözünde yağmur; bir kanadı kuru, bir kanadı ıslaktı uçan kuşların. Bir yanı soğuktu çatıların, bir yanı sıcak; bir yanı dilsiz sokakların, bir yanı sağır...
Sayfa 308Kitabı okudu