Gerçeklerden alabildiğince kaçan adam, kurduğu yalnız dünyasının odağına çok uzaktan bir evin penceresinden süzülen bir ışıkla hayal ettiği kadını işte bu yalnız dünyasının odağına koyuyorsa ve geriye kalan bütün hayalleri bu kadının, bu hayali kadının doğrultusunda ilerliyorsa bu; kitap okuyucusu veya tiyatro izleyicisi için müthiş bir hikaye olur. Sabahattin Kudret Aksal'ın bu "Bay Hiç" başlıklı oyunundan bahsediyorum. 1981 senesinde yazmış bu oyunu ve bundan kırk bir sene sonra nacizane okuyucu; "işe yıllardır aradığım diyaloglar bunlardı, kaç zamandır tanık olmak istediğim psikoloji buydu ve her zaman okumak istediğim aşk böyleydi" demiş.
Bu (illa ki) kişisel bir fikirdir, fikirler ve etkiler kişiden kişiye farklıdır ama yine de ben nacizane, 'Bay Hiç'in üzerimde yüksek bir tesir bıraktığını vurgulamak istiyorum.
Kitapta muhtelif kategorilerde muhtelif oyunlar var. Türk Dil Kurumu, hazırlamış.
İyi okumalar...
