"Atalarımız şu yılan suratlı surları aşıp buraları vatan eyleseydi şimdi ne Doğu Türkistan'ın yetimliği, çaresizliği ve kimsesizliği sorunumuz, ne de dünyanın bu derece kan ve zulümlerle dolu olması söz konusuydu."
Hürriyet sadece yalınayak ateşten geçenlerin türküsüdür ve kavgaya bütün yüreğiyle atılanların. Kaygısı olanların korkuları da vardır. Korku ise sonsuza kanatlanmak isteyen bir kuşun kanadına vurulan prangadan başka nedir ki? Ve hangi yürek, kaygı ve korkularından arınmadıkça gerçekten hür olabilir? Yeryüzünde bedeli en ağır olan şeyin özgürlük olması bu yüzdendir.
Sağlık bizim için olduğu gibi hastalık da biz fani kullar için değil midir? Rabbimizden gelen her şeye gönülden rıza gösterip boyun eğmedikten sonra bizim Müslümanlığımız nerede kalır.
Hayatın gözlerinden, kendisini köşe bucak saklayabilen sırlar var mıdır? Güneşin ışıklarının uzanamadığı kuytular ya da? Dünya yaratılalı beri yeryüzünde, gecenin umutlarının bekçisi olarak gökte asılı duran ayın gözünden kaçan gizli işler olmuş mudur? Ya da rüyanın sihirli ellerinin dokunamadığı, dokunamayacağı bir kutlu gizem?